Hükümet Revizyonun Perde Arkası!

“Dostlarının gönlünü kırma. Düşmanlarının arzularını yapmış olursun.” (Hz. Ali)  Hükümet revizyonun perde arkası!   Beklenen Hükümet revizyonu nihayet gerçekleşti… Ancak Tayyip Erdoğan sözde siyaset yorumcularını yine ters köşeye gönderdi! Uzun süre basında, kabine toto oynandı adeta… Lakin revizyondan sonra “biz yanıldık, Tayyip Beyi tebrik ederiz, gündemi yine o belirledi. Basındaki haberlere iltifat etmedi” diyene de rastlamadık.   Tayyip Bey, alışılmışın dışında bir Devlet Adamlığı ve liderlik portesi sergiliyor… Başkasını taklit etmiyor, örnek alınabilecek farklı bir model ortaya koyuyor! Başkalarının gündemine takılmıyor, kendi gündemini başkalarının takip etmesini sağlıyor! Projelerini en yakınındaki arkadaşlarına dahi söylemiyor veya çalışma arkadaşları çok iyi sır saklıyor!   Hükümet kurulurken veya revizyon yapılırken, arkadaşlarıyla istişare etmemesi düşünülemez. Lakin neticeyi önceden hiç kimse tahmin edemiyor! İşte, liderlik sırrı burada! Bu, Fatih Sultan Mehmed’in “sırrımı sakalımın tek bir teli bilse, sakalımı kökünden keserim” sözünü hatırlatıyor…   Hükümette revizyon… 6 Temmuz 2011'de kurulan (61.) Hükümet'te ilk revizyon 24 Ocak 2013 tarihinde yapılıyor… Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul GÜNAY yerine Ömer ÇELİK, Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ yerine Mehmet MÜEZZİNOĞLU getiriliyor. Bu iki bakanlıktaki değişiklik pek sürpriz sayılmaz…   Özellikle Recep Akdağ; 18 Kasım 2002'den beri Sağlık Bakanı olarak görev yapan ve bu göreve 4 kez üst üste atanan ilk bakandır. 10 yıldan fazla zamandır bu görevi başarı ile yürütmüştür.   Daha önce bir yazımızda Sağlık Bakanlığının sağlık sahasındaki önemli hizmetlerini kısmen özetlemeye çalışmıştık…   Sayın Akdağ’ın Görevden alınması; bir futbol müsabakasında başarılı bir oyuncunun maçın bitimine 3-5 dakika kala (oyuncuyu seyircilere alkışlatmak için) oyundan alınması gibi de değerlendirilebilir! Ne de olsa, Tayyip Erdoğan eski bir futbolcu!..   İçişleri Bakanının değişimi… İçişleri Bakanı İdris Naim ŞAHİN yerine Muammer GÜLER atanıyor. İdris Naim Şahin; 1994 yılından beri Erdoğan’ın (A) ekibinde yer alan ve 61. Hükümette ilk defa vazife alan bakanlardandı. Terörle mücadelede onun döneminde (bakanlık süresi kısa olmasına rağmen) önemli başarılar elde edildi.   Tabii ki terörle mücadelede askerin payını küçümsememek ve inkâr etmemek gerekir. Belki askerin de başarılı olduğu bir dönemde Sayın Şahin’in bakanlık yapmış olması, onun için bir avantajdı! Ancak dik duruşu, açık sözlü ve sözünü esirgemez bir yapıya sahip oluşu, emniyet teşkilatına sahip çıkan babacan tutumu; hem kamuoyunda hem de polis camiasında sevilmesine sebep olmuştu…   Peki, bu kadar başarılı bir bakan, hem de Erdoğan’ın güvendiği teşkilatçı bir isim, niçin değiştirilme ihtiyacı hissedilmiş olabilir? Görevden alınma sebeplerinden biri de, terördeki bu başarısı olabilir!... Öyle ki, asker ve polisin müşterek başarılı operasyonları neticesinde terör örgütleri köşeye sıkışmış ve hükümetle anlaşma sürecine girmiştir.   Anlaşma demek; tarafların karşılıklı taviz vermesi demektir!.. Efendim, “Hükümet teröre taviz verir mi?” denilebilir! Hiçbir tavizin verilmediği yerde anlaşma olabilir mi? Önemli olan, verilen taviz karşılığında alınan tavizlerin neler olduğudur!   İşte, böyle bir ortamda (bu anlaşma sürecinde), daha önceki söz ve fiilleriyle dik duruş sergileyen bir bakanın, tavizimsi müzakerelerde güç durumda kalmaması için görevden alınması uygun görülmüş olabilir!   İdris Naim Beyin değiştirilme sebeplerinden biri de; “Ak Parti 10 yıldır iktidarda olmasına ve her dönem (Hükümette) Ordulu bir bakan olmasına rağmen Ordu İl Belediye Başkanlığını Ak Parti’nin kazanamamış olması” gösterilebilir!..   Ak Parti’nin Ordu ilindeki seçim sonuçları çok dikkat çekici… Genel seçimlerde; 2002’de % 41,5 - 2007’de % 55,8 - 2011’de % 60,2 oranında rey alınırken, Ordu İl Belediye Başkanlığı seçimlerinde; 2004’de 31,5 - 2009’da % 39,4 oranında ancak rey alınabilmiş ve iki dönem Belediye Başkanlığını DSP’li aday kazanmıştır.   Belki de İdris Naim Bey (bu revizyonla) Ordu Belediye Başkanlığına hazırlanmış olabilir!..   Muhtemeldir ki, Sayın Başbakan; İdris Naim Bey için “siz, biliyorum ki Orduyu çok seviyorsunuz. Bugüne kadar Ordu’yu hiç bakansız da bırakmadık. Bunca yapılan hizmetlerin karşılığı olarak, hadi bakalım, (ister kendiniz aday olun, ister seçimi kazanacak bir aday bulun) Ordu Belediye Başkanlığını alın da görelim!” demiş veya düşünmüş olabilir! Belki Ertuğrul GÜNAY da aynı gerekçe ile değiştirilmiş olabilir!   Sayın İdris Naim Şahin Bey!.. Şayet Belediye Başkan adaylığını düşünüyor veya adaylık için düşünülüyorsanız, bir-iki hususa dikkatlerinizi çekmek isteriz…
  • · Bakanlığınız döneminde polis camiası için (pek gözle görülür netice alınamamışsa da) büyük gayretler gösterdiğiniz biliniyor. En azından bu camia sizlerden şikâyetçi değil. Lakin Ordu Emniyet Teşkilatı çalışanlarında ola ki, farklı düşünenler olabilir! Basına yansıyan haberlerden biliyoruz ki, hafta sonlarını memleketinizde geçirmeye gayret ederdiniz. Sizlerin memleket ve hizmet aşkı; (hafta sonları tatil yapma fırsatı bulamayan) bazı teşkilat mensuplarını belki rahatsız etmiş olabilir!
  • · Yine Bakanlık döneminizde, Ordu İl Teşkilatından sizleri ziyarete gelenlere (program yoğunluğundan) randevu veremediğiniz veya verilen randevulara zamanında yetişemediğiniz, hatta seçmen ve teşkilat üyelerinin telefonlarına çıkamadığınız veya bilahare geri dönemediğiniz zamanlar olmuş olabilir! Netice itibariyle de parti teşkilatında bazı rahatsızlıklar olmuş olabilir!
  Mahalli seçimlerde adaylığımız hiç mevzuubahis olmasa dahi, “hem emniyet teşkilatını, hem de parti teşkilatını ziyaret edip helalleşmenizi” (sizler aynı zamanda iyi bir teşkilatçı olmanıza rağmen) yine de hatırlatalım istedik!   Efendim, eğer “bunları nereden çıkartıyorsunuz, bir şikâyet mi var?” diyecek olursanız, deriz ki; hayır hakkınızda bir duyum, bir şikâyet yok! Ancak 1990’lı yıllarda 3-4 yıl parti müfettişi olarak Ordu’nun hemen hemen bütün İlçelerinde İl divan toplantıları yapmış, aynı zamanda 1991 genel seçimlerinde Ordu bölgesinde çalışmış ve Ordulu hemşerilerimizi az-çok tanıma fırsatı bulmuş bir kişi olarak, bunları yazabiliyorum!   Milli Eğitim Bakının değişimi… Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER yerine Nabi AVCI atanıyor. Ömer Dinçer; 1994 yılından beri Tayyip Erdoğan’ın değer verdiği ve yanından ayırmadığı beyin takımı üyelerinden biri. Başarı bir bürokrat ve siyasetçi… Görev süresi kısa olmasına rağmen önemli hizmetlere imza attı. Teşkilat yapısında köklü değişiklikler yaptı. 4+4+4 sistemi ve okullarda seçmeli Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi Dersi onun zamanında uygulamaya konuldu. Özel dershanelerin kapatılmasına teşebbüs etti.   Milli Eğitim Bakanlığındaki değişimin esas sebebinin; özel dershanelerin kapatılması teşebbüsünün olduğunu düşünüyorum! Sayın Dinçer, bakanlığa geldikten sonra özel dershanelerin kapatılmasını ısrarla gündeme getirdi. Hatta bir yıl içinde kesin kapatılacaklarını söyledi. Türkiye’deki 3894 dershanenin çoğu cemaate ait.   Sayın Bakanın bu kesin çıkışından sonra cemaatin yayın organlarında ve cemaate yakın yazarların yazılarında adeta ateşkes ilan edildi!   Geçen yıl kaleme aldığımız “Cemaatin İktidara İhtiyacı kalmadı mı?” başlıklı yazıda; Fethullah Gülen Hoca efendinin cemaati ile Ak Parti iktidarı arasında muhtemel ihtilafa dikkat çekerek; Ey Cemaatin sağduyu sahibi kanaat önderleri!.. Müesseselerin yöneticileri ve yazarları!.. Bindiğiniz dalı kesmeye çalışmayınız! Cemaatin tabanına “biz bu İktidarı desteklemiyoruz” denildiği anda, bu güzel insanların; “hayrola, desteğin çekilmesini gerekli kılan sebepler nelerdir? Görmediğimiz veya bilmediğimiz gelişmeler mi oldu? Bu İktidarın yerine alternatif kimi desteklememiz gerekir?gibi akli ve mantıki sorgulama yapabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir! Bugüne kadar hasretini çektikleri nice nimetlere bu İktidar döneminde kavuşma fırsatını elde etmiş sayısız güzel insanların müessese ve makamları tehlikeye atılmamalıdır!..” gibi tespitler yapmıştık.   Öyle anlaşılıyor ki, (son zamanlarda) Hükümet ile cemaat arasında mutabakat sağlandı! Muhtemeldir ki, özel dershanelerin kapatılması da tehir edildi! Bu süreçte Ömer Dinçer’i güç durumda bırakmamak için de bir değişikliğe gidilmiş olabilir!   Hatta calib-i dikkattir ki, Sayın Gülen Hocaefendi, 8 Ekim 2011 tarihinde Sayın Başbakanın muhtereme validelerinin vefatında gönderdiği taziye mesajında çok sade ifadeler kullanırken, 25 Ocak 2013 tarihinde Sayın Başbakanın dayısının vefatı sebebiyle yayınladığı taziye mesajında daha övücü ifadelere yer vermektedir: "Yaptığı hizmetlerle milletimizin gönlüne taht kuran; dolayısıyla acısı milletimizin acısı haline gelen Sayın Başbakan’ımız R. TAYYİP ERDOĞAN'ın dayısı KEMAL MUTLU Beyefendi’nin vefatını öğrendim. Cenab-ı Mevla’dan merhuma rahmet ve mağfiret, yakınlarına sabr-ı cemil diler, geride kalan aile efradına (hususen Sayın Başbakan’ımıza) uzun ve bereketli ömürler temenni ederim."   Bunlar, milletimizin arzu ettiği, olması gereken, güzel gelişmeler. Hayırlı olsun diyor, vesile olanları tebrik ediyoruz. Yeni atanan bakanlarımıza da (sahalarında uzman ve ehil olduklarına inanıyor) başarılar diliyoruz.   “Birisi ile dostluk kurmak istiyorsan önce onu öfkelendirecek bir şey yap; şayet öfkeli iken sana insaflı davranırsa ona yaklaş. İnsafsız davranırsa, ondan uzak dur.” (Lokman Hekim)   Not: 12 Şubat 2013 tarihinde (Salı günü) saat 15’de Ordu Altaş TV’nin Gündem Özel programının (İnşallah) misafiri olacağız!   Vesselam… 10.02.2013      

www.giresunaktuel.com’da yazı…

YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN