Makam ve Sıfat Sorumluluğu

Amirlik isteme; İstemeden sana reislik teklif edilirse, yardım görürsün. Eğer istemek suretiyle bir mevkiye geçersen yardımsız, acziyet içinde kalırsın.” (Peygamberimiz ( s.a.v) Efendimiz)

Makam ve sıfat sorumluluğu…

Kişiye geçici olarak verilen makamlar, taşıdığı sıfatlar birer emanettir, imtihan vesilesidir. Her makam ve sıfat aynı zamanda bir nimettir. Her nimetin şükrü kendi cinsindendir. Servetin şükrü; zekât vermekle, İlmin şükrü; ilminden başkalarını istifade ettirmekle ifa edilir. Sahip olunan makam ve sıfatın şükrü ise makam ve sıfatın hakkını hakkıyla verebilmekle mümkündür. Kişiler sahip oldukları makamın ve taşıdıkları sıfatın sorumluluklarını bilebildikleri oranda başarı oranları da artacaktır. Aynı zamanda Müslümanları, maddi (dünyevi) sorumlulukları kadar (belki de daha fazla) manevi (uhrevi) sorumlulukları da disipline eder. Mesela bir idareci, öncelikle kanunun kendisine verdiği yetki ve sorumlulukları yerine getirme gayretiyle çalışır… Müslüman bir idareci ise kanuni sorumluluklarına ilaveten “bu makam, bu sıfat Allah Teâlâ’nın bana bir emanetidir. Benim ihmalkârlığım sebebiyle bir vatandaş sıkıntıya düşer, mağdur olursa; bunun hesabı benden sorulur” düşüncesiyle hareket eder. Bu sebepledir ki Müslüman idarecilerde mesai mefhumu yoktur. İstirahat ve tatil anlarında gelecek telefonlardan dahi rahatsızlık duymazlar! Amir-memur, resmi-özel, işveren-işçi, Muhtar-Kaymakam-Vali, Belediye Başkanı-Milletvekili-Bakan fark etmez… Onlar değil midir ki; camide aynı safta omuz omuza dururlar, aynı mekâna secde ederler! Onlar öyle bir sorumluluk ruhuna sahiptirler ki; idaresi altındaki personellerin ihmalkârlıklarından dolayı vatandaşın çektiği sıkıntının sorumluluğunun da kendi omuzlarında olduğuna inanırlar. Bu sebepledir ki; personeli takip ve kontrolde azami gayret gösterirler! Bunun yanında, resmi müesseseler ve memurlar kamuoyunun gözetimi altındadır. Onların hareketleri ve icraatları devamlı sorgulanırken nedense, özel müessese ve şahıslar resmi müesseseler ve memurlar kadar sorgulanmaz? Mesela… İşçi çıkışlarında hak gaspı!.. Resmi ve kamu müesseselerinde olması mümkün olmayan, kurumsallaşmış büyük firmalarda da olması ihtimal dışı olan, ama küçük firmaların çoğunda uygulanma ihtimali büyük olan, hukuk kılıfına uydurulmuş hak gaspı: İşsizlik parası almak için hukuki hile yoluna başvurmak! İşçi kendi isteği ile işten ayrılmış, istifa etmiştir… İşten ayrılan işçilerin (yeni işe girinceye kadar) işsizlik parası alabilmesi için işçinin işveren tarafından işten çıkartılmış olması gerekir. Yani kendi isteği ile işten ayrılan işçi işsizlik parası alamaz! İşte bu noktada bazı müesseselerde (az da olsa!) hukuki hile yoluna başvurulduğu görülür… SGK’ya verilen işçi çıkış bildirimlerinde işten ayrılış sebebi olarak (istifa değil) işverence işten çıkarılma gösterilir! Peki, işten çıkış sebebi olarak; işverence işten çıkarma gösterilirse; işçiye tazminat ödenmesi gerekecek! Buna işveren nasıl onay verir? Önemli değil, o da kitabına uydurulacaktır! Bu uygulamada hukuken (görünüşte) bir problem yoktur. Ya manevi sorumluluk? Helal ve haram hususlarında hassasiyet gösteren, toplum hak ve hukukuna dikkat etmek durumunda olan işverenlere hatırlatmak isteriz ki… Aman dikkat! Muhtemelen iyi niyetle, merhamet duygusuyla böyle bir uygulamaya imza atıyorsunuz! Tamam, hukuken cezai bir durum olmayabilir… Peki, bunun neticesinde, bir kişiye hukuken hak etmediği halde, Devlet bütçesinden ödeme yapılmasına vesile olmanın vebali ne olacak? Niyetinizin halis olması sizleri manevi sorumluluktan, vebalden kurtarabilir mi? Aynı sual işçi açısından da geçerlidir! İslami hassasiyeti olan, haramlardan kaçınıp kazancının helal olmasına azami gayret gösteren işçiler; hakları olmayan böyle bir parayı nasıl almayı düşüneceklerdir? Peki, böyle durumlarda ne yapılmalı? Nasıl hareket edilmeli? 1- SGK’ya işçi çıkış bildirgesi doğru şekeliyle (işten çıkış sebebi istifa olarak) verilmeli. 2- İşçiye yardım yapılmak isteniyorsa, (hukuken hakkı olmadığı halde) işçi iş buluncaya kadar (1-2 ay) Devletin ödeyeceği işsizlik parası miktarınca bir ödeme yapılabilir. Daha önceleri, farkında olmadan (gaflet halinde) böyle bir uygulamaya imza atmış olduklarını kabul edip de hatadan dönmek isteyenler nasıl hareket etmeliler? 1- İşçi çıkış bildirgeleri, işten ayrılış tarihinden itibaren 10 gün içinde iptal edilip, yeniden doğru şekliyle (işten çıkma sebebi istifa yazılarak ) tanzim edilebilir! 2- 10 günden sonraki iptal ve düzeltmeler işverenleri sıkıntıya sevk edebilir! (cezai işleme muhatap kılabilir!) Devlet (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) hata yapan ve hatasını fark edip düzeltmek isteyen vatandaşa kolaylık sağlamalıdır. Vergi mevzuatında mükellefe tanınan pişmanlıkla beyan hakkı; sosyal güvenlik sahasında, SGK bildirgelerinde de tanınmalıdır. Maliye Bakanlığı pişmanlık mevzuatını yeniden gözden geçirmeli… Vergi dairelerine verilen beyannamelerde düzeltme yapmak isteyen mükelleflere “şüpheli muamelesi” yapılmaktan vazgeçilmeli! Bugüne kadar yapılan uygulama; düzeltme beyannamesi verildiğinde, mükellef vergi dairesince düzeltme mevzuunda incelemeye alınmakta. İnceleme riskini göze almak istemeyen mükellefler ise düzeltme yapmaktan da kaçınmaktalar. Hâlbuki hata yaptığını fark eden mükelleflere düzeltme fırsatı verilmelidir!   “Makam hırsı, insanların başlıca dürtüsüdür. Yükselme ümidi oldukça, herkes liyakatını göstermeye çalışır; fakat bir kere en yüksek dereceye vardıktan sonra da, rahattan başka bir şey düşünülemez.” (Napolyon)   Vesselam… 06.01.2013    

www.giresunaktuel.com’da yazı…

YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN