Siyasette Güven Bunalımı.. Ahmed ÇITLAKOĞLU

Siyasette Güven Bunalımı..

“İstediğin kadar inançlıyım de namaz kıl, sadaka ver. Umut verip, güven aşılayıp da yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsin.” (Hz. Mevlana)

Siyasette Güven Bunalımı..

İşyerinde, ailede, Emniyette, Yargıda güven… Siyasette güven! İşveren işçisine, işçi işverenine, amir memuruna, memur amirine, vatandaş devletine.. Genel Başkan ince eleyip sık dokuyarak seçtirdiği milletvekiline.. Seçmen; rey verdiği milletvekiline, belediye başkanına, meclis üyelerine, muhtarına.. Hükümet atadığı bürokrata, müvekkil avukatına, mükellef muhasebecisine, hasta doktoruna.. Halk; fırıncının ekmeğine, kasabın etine, manavın sebzesine, esnaf ve tüccarın sattığın malın kalitesine, müteahhidin inşaata güvenemiyorsa… Şeyh müridini, hoca cemaatini, öğretmen talebesini aldatırsa… Gazete ve yazar okuyucusuna, tv ve radyo dinleyicisi ve seyircilerine gerçek dışı haber aktarırsa; kim, kime nasıl güvenecek, devlet-millet kaynaşması, toplum huzuru ve barışı nasıl sağlanacak? Dünya, imtihan dünyası… Kötüler olmasaydı iyiler nasıl anlaşılırdı? İhanet edenler olmasaydı sadıklar, dostlar nasıl ayırt edilebilirdi? Ümitsizlik yok.. Yeis yok! Derdi veren Allah Teâlâ dermanını da vermiştir. Elem-keder, sıkıntı olmasaydı hiç sabırdan bahsedilebilir miydi? Çaresiz değilsiniz, çünkü çare sizsiniz! Siyasette güven… Güven duymak, güvenilir olmak; her şahıs ve kurumda önem arz etmekle beraber siyasette daha da önemli. Siyaset kurumuna ve siyasetçiye güven duyulduğu yerde diğer kurumlarda da güven tesis edilecektir. Siyasette güvensizlik, tuzun kokması gibidir. İktidar ve muhalefet partileri öncelikle siyasette güven bunalımı çözme hususunda mutabakata varmalılar. Başkasının güvenilirliğini sorgulamaya kalkışanlar önce kendilerini sorgulamalı. Kendisine güvenilmeyen kişi başkasına da güven duymaz. Başkalarının güvenilir olmasını isteyenler önce kendileri güvenilir olmalı. Siyasette güven hususunda iktidar partisi olarak Ak Parti’nin sorumluluğu muhalefet partilerinden daha fazladır. İktidar partisi; halkın sıkıntılarına çare bulmak için, dertlerine derman olmak için iktidardadır. Ak Parti yetkilileri (her sahada olduğu gibi) güven hususunda da hem örnek olmalı, hem de güven ortamını sağlayacak tedbirleri almak zorundadır. Özellikle (genel merkezle il-ilçe teşkilatları arasında köprü vazifesi gören) milletvekilleri söz ve fiillerinde güven telkin etmeliler. Belediye başkanı ve meclis üyesi adayları seçmene güven verici taahhütlerde bulunmalı… Henüz açıklanmayan belediye ve il genel meclisi üye adaylarının tespitinde, aday adaylarının bugüne kadarki ticari ve siyasi mücadelelerindeki güven performansları nazara alınmalıdır. Fiili sözüne uygun, söylediğini yapan ve yaptığını söyleyen, münasebetlerinde dürüst ve adil olan, gurur ve kibirli olmayan, şahsına ve yakınlarına menfaat temin etme düşüncesi ve eğiliminde olanlar değil topluma hizmet etmeyi vazife addedenler aday gösterilmeli… Aday gösterilirse seçim çalışmalarına katılacak, aday gösterilmezse yatacak veya başka partilere çalışacak olanlar (hangi gerekçe ile olursa olsun) kesinlikle aday gösterilmemeli… Hasbelkader bir yere seçilen veya atananlar bir daha oturdukları koltuklarını (tapulu malları gibi!) bırakmak istemiyorlar. Seçilinceye ve atanıncaya kadar adeta binbir takla atanlar, devir teslim esnasında başkalarına takla attırmaya kalkışıyorlar! Bir veya iki dönem partinin çeşitli kademelerinde hizmet imkânı verilenler, bugün geri çekilmek istenildiklerinde partisini terk edenler ve kendilerini yeniden değerlendirmeyenleri suçlayanlar, dün olduğu gibi bugünde olacaktır. Peki, yarın olmaması için ders alan olacak mıdır? Bugün ‘ihanete uğradık, aldatıldık’ diye (bu kişilerden) şikâyet edenler, acaba ‘dün yanlış insan seçmişiz’ diye kendilerini hesaba çekerler mi? “Ben iyi bir idareciyim. Benden daha iyi idareci yok. Mutlaka ben yeniden seçilmeliyim” diyenler!.. Olabilir… Gerçekten iyi bir idareci de olabilirsiniz. Bırakınız buna siz değil, seçmen karar versin! Başkalarını suçlamak, onların (size göre) eksikliklerini söylemek yerine sizler kendi güzelliklerinizi ve artılarınızı ifade ediniz! Başkalarının çamaşırı kirli olabilir. Sizin kadar halk da onları görüyor zaten. Sizler kendinizi anlatınız. Kendi çamaşırlarınızın temizliğinden bahsediniz! Başkalarının bir sahadaki eksikliği sizin o sahada üstünlüğünüzün delili değildir. Seçim propagandalarını rakiplerinin zaafları üzerine bina edenlere iltifat edilmemelidir. Daha seçilmeden (elinde güç ve imkân yok iken) rakiplerini ezmeye çalışanlar, acaba seçilip güç ve imkân elde edince kendi fikirlerinde ve partilerinden olmayanlara nasıl davranırlar? Ey seçmen sorumluluğunun idrakinde olan güzel insanlar! Üzülmeyiniz, herkes fıtratının gereğini yapıyor ve yapacaktır! Sizler de fıtratınızın gereğini yapmaya gayret ediniz! “Her zaman seni üzecek birileri olacaktır. Yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.” (Gabriel García Márquez) Vesselam… 09.02.2014

9.02.2014 23:48

YORUMLAR

Yorum Yaz