Türkiye’de Yeni Dönem!..

“Hangi bir kavme Cenab-ı Hak lûtfedecek olursa, onlara, akıllı, fikirli, adaletli padişah verir. Bilakis hangi ülkeyi viran etmek isterse, saltanatı bir zalimin eline bırakır.” (Şeyh Sâdî Şîrazî)

Türkiye’de Yeni Dönem!..

28 Ağustos 2014, bir dönemin kapanışı, yeni bir dönemin başlangıcı… 28 Ağustos, eski Türkiye’ni kapanışı, yeni Türkiye’nin, Gerçek Halk İdaresi döneminin açılışı... Bundan böyle, hadiseler tahlil edilirken, 28 Ağustos’tan önce, 28 Ağustos’tan sonra, diye tasnif edilecektir. Türkiye artık normalleşiyor… Devlet millet kaynaşması yeniden yeşeriyor… Yeni Türkiye kuruluyor!.. Bu yeni dönemde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Cumhuriyet döneminde özellikle Gazi Mustafa Kemal ve İnönü’den sonra cumhurbaşkanlığı seçimleri hep tartışmalı olmuştur. Cumhurun hür iradesiyle ilk defa reis-i cumhur seçilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 91 yıllık cumhuriyet döneminde ilk defa kazasız, belasız, tartışmasız; yemin ederek cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturuyor, bu fevkalade büyük bir hadise… Bu, bir halk devrimidir! Bugünün anlamı; inançlı, Müslüman kesim açısından tarifi imkânsız derecede çok büyüktür… Bugün; yıllardır ezilen, hor görülen, aşağılanan, okuyup devlet dairelerinde vazife almasınlar diye önlerine 1001 engeller konulan Müslümanların sabırla, azimle bu engelleri teker teker aşarak hedeflerine ulaştıkları bir gün!…  “Artık muhtar bile olamaz” dedikleri sembol Erdoğan, bugün cumhurbaşkanı!.. *** 30 Ağustos Zafer Bayramı… Bu sene Zafer Bayramı, geçmiş yıllara göre çok daha heyecanlı ve coşkulu kutlandı… Gelecek yıllarda daha da coşkulu ve heyecanlı kutlanacaktır!.. 30 Ağustos; ülkemizi işgal eden işgal birliklerinden ülke topraklarının geri alındığının sembolü olarak anılıyor ve “ülkemizin işgal birliklerinden kurtarılması” da bayram olarak kutlanıyor… Düne kadar,  Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’in (30 Ağustos 1922) Başkomutanlık Meydan Muharebesi zaferinin bayramı olarak kutlanan Zafer Bayramı bundan böyle, yeni Başkomutan Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı zamanda (28 Ağustos 2014) 2.Başkomutanlık Meydan Muharebesi(!) zaferinin bayramı olarak da kutlanacaktır! *** Ak Parti 1. Olağan Genel Kurulu… Kongre öncesi bir endişe vardı… 13 yıllık bir partide genel başkan ve başbakan değişirken acaba 300 üzerinde milletvekilleri arasında beklentisi olanlar veya 3. Dönem kriterine takılıp siyaset dışında kalacak 70 üzerinde milletvekilleri arasında gönül koyanlar var mıydı? Şayet varsa, genel başkan ve başbakanlığa aday gösterilen Ahmet Davutoğlu’na  acaba bu vekillerin gizli muhalefeti olabilir miydi?.. 30 Mart seçimlerinden sonra görevden alınan teşkilatlarda ve bu illerin delegelerinde acaba bir tepki olur muydu? Ama görüldü ki, Genel Kuruldaki muhteşem birlik, beraberlik ve kardeşlik ittifakı, bu ve benzeri bütün endişeleri boşa çıkarttı. Gerek kongrede, gerekse Reis-i Cumhurların devir-teslim esnasında sergiledikleri tavırlar ve verilen sağduyulu mesajlar; Ak Parti’de bölünme bekleyenlerin, Milletvekilleri ve delegeler arasında çatlak ses arayanların, Gül ile Erdoğan arasında kırgınlık, küslük ümit edenlerin, iç ve dış şer odaklarının ve onların uşaklarının oyununu bozmuştur. Ve bu son gelişmeler göstermiştir ki, bu tarihten sonra  Ak Parti’de bölünme olmaz!... Hatta parti içinde fitneci ve bölücüler olsa dahi, bu tablolardan sonra hamle yapmaya cesaret edemezler! *** 62. Hükümet, yeni kabine… Yeni kabinede pek değişikliğe gidilmedi… Bu mini revizyon, 61. Hükümet üyelerinin başarılı olduğu, istikrarın korunması adına hemen hemen aynı kabineyle devam anlamına geldiği gibi… Tayyip Beyin dengeleri iyi gözettiği ve vefaya değer verdiğinin göstergesi olarak anlaşılmalıdır! Özellikle yeni kabinede Numan Kurtulmuş ve Nurettin Canikli’ye yer verilmesi çok anlamlı… Numan Kurtulmuş; HAS Parti teşkilatının taban ve tavanıyla Ak Parti’ye gelmiş, Saadet Partisi genel başkanıyken Anayasa Referandumunda açıkça evet reyi kullanacağını önceden ilan etmiş, müstakbel genel başkan ve başbakan olarak görülen değerli bir siyasetçi… Onun bu meziyetleri yanında Ordulu oluşu da muhtemelen etkili olmuştur… 10 Ağustos seçimlerinde Tayyip Beye % 67, 30 Mart seçimlerinde % 55 reyle büyükşehir ve bütün ilçeleri Ak Parti’ye kazandıran Ordu ili, Başbakan Yardımcılığına getirilen (Ordulu) Sayın Kurtulmuş’un şahsında mükâfatlandırılmıştır. Keza,  her ne kadar 30 Mart seçimlerinde Merkez dâhil 2 ilçeyi kaybetse dahi 13 ilçeyi Ak Parti’ye kazandıran ve 10 Ağustos’ta Tayyip Beye % 67 rey veren Giresun ili de Gümrük ve Ticaret Bakanlığına getirilen Sayın Canikli’nin şahsında mükâfatlandırmıştır. Giresun’a ve Giresunlulara bir bakanlık verilerek teşekkür edilmesi, Sayın Erdoğan’ın ayrıntılara takılmadığına, birkaç kişinin ola ki kusurlu hareketlerinden dolayı bütün ilin cezalandırılmaması gerektiğine de güzel bir örnek olarak gösterilebilir. *** Muhalefet partilerin durumu… Reis-i Cumhur Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin törenine CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılmaması hiç de demokratik bir tavır olmamıştır. Muhalefet mantığıdır; rakibinizi sevmeyebilir, fikirlerine katılmayabilir, eleştiri hakkınızı sonuna kadar kullanabilirsiniz… Amma… Sayın Recep Tayyip Erdoğan artık muhalefet partilerinin rakibi değil, cumhurun başkanıdır… Bir partinin veya hükümetin başkanı değil, devletin başkanıdır. %52 gibi milletin ekserisinin teveccühüne mazhar olmuş bir devlet başkanına yapılacak protesto, milleti protesto demektir… Bu, böyle anlaşılacak ve böyle yorumlanacaktır. Seçimlerde her şey söylenebilir... Seçimler, bir bakıma halkı ikna yarışmalarıdır.  Seçimler bittikten sonra, siyasi tartışmalar bitmeli, seçim neticelerine herkes saygı göstermelidir. CHP sözcüsünün Mecliste kitapçık fırlatması yeni bir siyasî nezaketsizliktir… Siz, muhatabınızı tüzüğe uygun hareket etmediğini iddia eder ve bu yönde eleştirirken, kalkıp daha büyük kanunsuz bir eylem yaparsanız, artık kimse size güven duymaz, kimse sizlerin sözlerine kulak asmaz! Velev ki haklı da olsanız, bu saatten sonra artık haklılığınızı da ispat edemezsiniz. İşte bu yüzden muhalefet maalesef güven vermiyor… Ak Parti her gün güçlenirken, muhalefet gün geçtikçe kan kaybediyor. Muhalefetin bu tavrı, belki Ak Parti’nin işine gelebilir, ama Türkiye’nin hiç de menfaatlerine uygun değil. Demokratik sistemde muhalefet ne kadar güçlü ve güvenilir olursa, sistem adına sevindirici olur, ama muhalefet ne kadar zayıf olursa, sisteme de yazık olur! *** Paralel yapı ile mücadele… Düne kadar hükümet politikası olarak görülen ve yürütülen paralel yapı ile mücadele bundan böyle devlet politikası olarak yürütülecektir… Bu saatten sonra, bu güçlü devlet başkanı ve güçlü hükümet döneminde artık paralel yapının mensuplarına hayat hakkı yok, demektir… İnat etmenin, direnmenin hiçbir anlamı kalmamıştır. Tavanda bu yapının içinde yer alan aktörler pes etmese ve edemese de, tabanda bu yapıya bugüne kadar iyi niyetle gönül verenler artık gerçeği görmeli, hem kendi ticari ve bürokratik geleceklerini hem de çocuklarının istikballerini riske atmamalıdır. Bunun da yolu, bu yapının okullarında ve dershanelerinde çalışanlar istifa etmeli, bunları madden ve manen destekleyenler destekleri çekmeli ve bu yaptıklarını da kamuoyu ile açıkla paylaşmalıdırlar… Yoksa yarın karşılaşmaları muhtemel sıkıntılarda “kader!” diye, ağlayıp sızlanmaları kendilerini teselli etmeyebilir! Dün Erdoğan’la cedelleşenlerin, artık muhtar bile olamaz diye bayram yapanların onunla nasıl musafaha yaptıklarından örnek almalıdırlar. *** Siyasette süper hız ve netice!.. 27-30 Ağustos günlerindeki siyasî hız, Guinness rekorlar kitabına girecek seviyede gerçekleşti… 27 Ağustos, Ak Parti Genel Kurulu ve Genel Başkanın seçilmesi… 28 Ağustos, gündüz Reis-i Cumhurun Mecliste yemini, akşam halef-selef devir teslimi… Aynı gece başbakanlık görevinin tevdii…  29 Ağustos, 62. Hükümetin resmen açıklanması! Aman ya Rabbi!.. Bu ne hız ve ne netice!.. İşte Tayyip Bey bu yüzden seviliyor ve onun hızına erişemeyenler muhalefet etmekte de bile aciz kalıyorlar. Dikkatlerden kaçmayan başka bir ayrıntı!.. Sayın Erdoğan ilk defa cumhur reisi olurken Sayın Davutoğlu da ilk defa başbakan oluyor… Ama ortada görünen ne kibir emaresi var, ne de şamata!.. Bazı vilayetlerde küçük çapta olsa da genelde havai fişeklerle, davul-zurnalarla kutlamalar yok… Yalnız Türkiye değil bütün dünya ve İslam âlemi örnek bir kongreye, örnek bir devir-teslim törenlerine şahit oluyor… Orta tevazu var, saygı var, nezaket var, vefa var, kardeşlik var… Öyle ümit ediyoruz ki, bu süreçte sergilenen bu güzel hasletler, bundan böyle öncelikle bütün bakanlıklarda, bütün Ak Parti teşkilatlarında ve bütün kurumlarda örnek alınacak ve uygulamaya gayret edilecektir! Düşünmeden edemiyoruz, Ak Parti’nin elde ettiği bu siyasi neticeleri şayet muhalefet partilerinden biri elde etmiş olsaydı, acaba kutlamalar ne boyutta olurdu? Esasında tahmin ediyoruz, ama düşünmek dahi istemiyoruz! İşte Ak Parti farkı, işte Erdoğan farkı!.. Sayın Davutoğlu “bu saatten sonra bize uyumak haramdır” diyerek başlıyor işe… Reis-i Cumhur Sayın Erdoğan, daha devir-teslim esnasında “bu görevimiz mes’uliyetimizi daha da artırmıştır” diyor ve o mes’uliyetinin gereğini yerine getirmeye çalışıyor… Esasında Erdoğan ve Davutoğlu’nun bu mesajlarını doğru okumak, doğru anlamak ve de doğru uygulamak lazım… Sayın Davutoğlu “bu saatten sonra bize uyumak haramdır” derken, yalnız kendisinin değil artık bundan böyle bütün dava kardeşlerine de uykunun haram olduğunu adeta diplomatik bir dille vurguluyor, demektir. Keza Sayın Erdoğan’ın “bu görevimiz mes’uliyetimizi daha da artırmıştır” derken, sadece zat-ı âlilerinin değil, bütün dava kardeşlerinin mes’uliyetlerinin de arttığına işaret ettiği, anlaşılmalıdır!..   “Bir liderin son sınavı, geriye insanları ikna edecek ve onları kazanacak bir adam bırakmasıdır.” (W. Lippmann) Vesselam… 24.08.2014
YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN