Memur Maaşını Hak Ettiriyor Mu?..

"Kusuru kendisine söylenmeyen adam ayıbını hüner sanır" (Sadi)

Memur maaşını hak ettiriyor mu?..

Devlet memuru maaşları ve asgari işçi ücreti kanunla düzenlenir. Resmi müesseselerde maaş ve ücretin belirlenmesinde kişinin tahsil durumu ve bürokratik sıfatı etkili olur. Özel sektörde (asgari ücret üzeri) ücret; kişinin şahsi kabiliyet ve birikimine göre işveren ve işçi arasında özel anlaşma ile tespit edilir. Ama her halükarda ücret; "yapılan işin veya harcanan emeğin bedelidir!" Genel bir  ifadeyleüretimin bedelidir!.. Ne kadar üretim, o kadar ücret! Üretim yoksa ücrette yok! Özel sektörde, genel de bu prensibe riayet edilir. Üretimde bulunamayan personel özel sektörde barınamaz! Kamu sektöründe çalışanların üretimsizliğini (gizli işsizliğini) tespit pek kolay değildir. Dolayısıyla kanuni müeyyidesi de genelde uygulanamaz! Genelde bütün memur ve işçi kesimi,  aldığı ücretin yetersizliğinden şikâyetçidirler. Belki de haklıdırlar. Aldığı ücretin azlığından şikâyet eden memur veya işçi "acaba aldığım ücreti hak ediyorum” diyebilmelidir! Bizler mes’uliyet duygusu taşıyan, mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan iyi niyetli memur ve işçilerimizin çoğunlukta olduğuna inanıyoruz. Kul hakkı nasıl helal ettirilecek? Vazifesinde ihmalkâr davranan, mesaisine dikkat etmeyen, gereksiz (resmi ve meşru mazeret izinleri dışında) izin kullanan, gerçek hasta olmadığı halde rapor kullanan ve böyle bir raporu veren, resmi araç ve eşyaları şahsi işlerinde kullan veya başkalarına kullandıran personeller ile bunları kontrol makamında bulunan amirler; vazifelerinde gereken hassasiyeti göstermediklerinden “aldıkları ücreti hak ettirememe durumuna düşerler mi? Devlet personelinin maaş ve ücretleri vatandaştan tahsil edilen vergilerden ödenmektedir. Bu sebepledir ki, vergisini ödeyen her vatandaşın (bu maaş ve ücretlerde) hakkı bulunmaktadır. Maaş ve ücretin hak ettirilmemesi demek, başkasının hakkını üzerine geçirmek demektir. Bu da helal olmayan bir kazancın çoluk-çocuğa yedirilmesi anlamına gelmez mi? Ahiret inancı olan bir kişi için,böyle bir kazancın faydası ve bereketi olabilir mi? Din görevlilerinin sorumluluğu: Türkiye’de din hizmetleri Diyanet İşleri Başkanlığı kontrolünde ( İl ve İlçelerde müftülükler eliyle) yürütülmektedir. Bugün için, doğumdan ölüme kadar hayatımızın hemen her safhasında, düğünlerimizde, hastalık hallerinde ve cenazelerimizde, çocuklarımızın ilk dini eğitimlerinde din hizmetlerinden istifade etmeyenimiz yok gibidir. Dolayısıyla verilen bu hizmetleri görmemek ve takdir etmemek mümkün değil. Cuma ve Bayram vaazları ile hutbeleri; halkın dini eğitimimin adeta bir parçasıdır. Farz, Vacip ve Sünnet olan ibadetlerimizin emir ve yasaklarını sağlam kaynaklardan öğrenme fırsatı bahşediyorlar! Bir şeyin kıymeti yok olunca anlaşılır. Diyanet teşkilatının verdiği hizmetlerin değerini anlayamayanlar; “Diyanet teşkilatı olmasaydı Türkiye’de Müslümanların hali ne olurdu?” sualinin cevabını düşünsünler!   Diyanet İşleri Başkanlığının doyurucu güzel bir web sitesi mevcut. Başkanlık, “İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmeyi… “ idarenin amaç ve hedefleri arasında göstermektedir. Din görevlilerinin haklarını almak için kurulmuş Diyanet-Sen Giresun Şubesinin web sitesinde;  ideal din görevlilerinin nasıl olması gerektiği şöyle ifade edilmiş: Evden camiye camiden eve giden, cami dışında hiçbir işe karışmayan din görevlileri ideal bir din görevlisi olmadığı gibi halk nezdinde de makbul değildir.” Din görevlilerinden fevkalade hizmet alınmasına rağmen, hizmetleri en fazla tartışılan memurlar, din görevlileridir. Özellikle köy ve kenar mahallede vazife yapan din görevlilerinin hizmetleri mercek altındadır! Din hizmetleri, görevliler tarafından (genelde) Cuma ve Bayram günleri vaazlar ve hutbeler vasıtasıyla camiye gelen cemaate verilmektedir. Ya camiye gelmeyen veya gelemeyenlere kim, nasıl hizmet verecektir? Camiye gelenler; az-çok bir dini bilgisi olan, dini bilgilere ihtiyaç duyan kişilerdir. Bugüne kadar evde ve okulda hiç dini bilgi almamış insanımızın eğitiminden din görevlileri sorumlu değil midir? Gerçi, cemaatin derdini dert edinen, 24 saat hizmet aşkı ile çalışma gayretinde (hem köylerimizde hem de merkezlerde) “ideal görevli” sınıfında dereceye girecek görevlilerimiz mevcut. Maalesef bunların sayısı çok az. Çoğu görevlilerimizin ihmalkâr davrandığı ve yeterli hizmet vermedikleri veya veremedikleri, bunlar sebebiyle mesleğinin hakkını vermeye çalışan ehil görevlilerin kıymetinin de yeterince anlaşılamadığı, arada kaynayıp gittiği, bununda “hem meslek mensupları arasında hem de cemaat arasında rahatsızlık doğurduğu” bizlerin kulağına gelen söylentiler!.. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmed GÖRMEZ; bugüne kadar verdiği mesajlar ve yaptıkları ile gelecekte güzel hizmetlere vesile olacağının işaretini veriyor! İşte din görevlilerin; kendisini camiye hapsetmemesi gerektiğini bildiren, sürekli okuyarak bilgisini geliştirmesi gerektiğine işaret eden Gözmez’in din görevlilerine hitaben yaptığı konuşmadan bir bölüm: “Biz ne kadar örnek olabiliyoruz? Çevremize, cemaatimize, insanlara ne kadar örnek olabiliyoruz, bunun üzerinde durmalıyız. Mihrabın ruhunu evlere, minberin ruhunu gönüllere taşımalıyız. Bunun için de örnek olmalıyız.” Duymak ve görmek istediğimiz hizmet anlayışı! İl ve İlçe Müftülerinin Sayın Başkanın mesajları istikametinde çalışma programları yapacağına inanıyoruz. Müftüler, Başkana ayak uyduramazlarsa, netice almak zor! Bu, bir ekip mes’elesi. Türkiye genelinde bütün müftülerin dikkatine!.. Sayın Başkanı tebrik ediyor, başarılar diliyoruz. Bu hassas bir konu. Bir yazı içersinde konuyu (anlaşılır biçimde) bitirmek zor.  Gelecek yazımızda  da bu konuya devam edeceğiz inşallah…. Takdir-e şayan hizmet!: “Merkezi sistem ezan okunması” yanlış bir uygulama idi. Aslına dönüldü. İsabetli bir karar! Vesile olanlara tebrikler, teşekkürler…  Ancak, görevlisi olmayan, kadrosu bulunmayan cami ve mescitler ile görevlilerin (resmi ve mazeretli) izinli günlerinde  “merkezi ezan okuma sistemi” (kısmi olarak) devam etmeli, ki, cemaat ezan dinlemekten mahrum kalmasın!..   Gelecek yazımızdan bazı başlıklar; -          Vazifelerini hakkıyla yapmayan din görevlilerinin sorumlulukları, -          İhmalkâr görevlilerin maaşlarının halellik durumu, -          Cemaatin camiye ve İmam-Hatiplere karşı sorumlulukları, -          İmam-Hatipleri motive edebilecek tavsiyeler, “Dost; acı söyleyen değildir Acıyı tatlı söyleyebilendir. (Mevlana)   Vesselam… Ahmed ÇITLAKOĞLU iletisim@ahmedcitlakoglu.com 22.01.2011  

www.giresunaktuel.com’da yazı…

 
YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN