Camiler Çocuklarla Çiçek Açacak…

“Sizin en hayırlınız, Kur’an-ı Kerimi öğrenen ve öğretendir.” (Hadis-i Şerif)

Camiler çocuklarla çiçek açacak…

Çocuklar..! Yaz kur’an kursları başlıyor… Haydin camiye… Onların  arasında belki ilk defa Besmele’yi yeni duyanlar olacak!.. Belki ilk defa cami ile imam ile tanışacaklar… Ne mutlu onlara… Onları kucaklamak, anne ve babalarını tebrik etmek lazım… Anneler babalar..! Hem dünya ve ahiret sorumluluğumuz, hem de evlatlarımızın istikbali için bu fırsatı iyi değerlendirelim!.. İmam-Hatip Liseleri ve normal Kur’an kurslarında eğitim almamış nesil, “Besmele’yi, Sübhaneke’yi” yaz aylarında camilerde öğrendiler… Sübyan Mektepleri Bizim çocukluk dönemimizde “Yaz Kur’an Kurslarına” Sübyan Mektebi denirdi. Doğru ismi Sıbyan Mektepleri olan bu okullar Osmanlılarda en yaygın eğitim-öğretim kurumları olarak bilinmektedir. Daha çok bir caminin ya da hayır kurumunun yanında açılırdı. Okullara başlama yaşı, ebeveyn ile hocanın kararına göre 4 ila 10 olarak belirlenirdi. Demek ki bizim dönemimizde Osmanlıdan kalan isim kullanılıyormuş. Bizler ilk dini eğitimimizi buralarda aldık. Namaz surelerini, Kur’an okumayı ilk buralarda öğrendik.., Buna vesile olan anne-babamızdan, hocalarımızdan Allah Teâlâ razı olsun, onlara rahmeti ile muamele etsin. O gün, bu eğitimi almamış olsaydık, (Allah muhafaza) bugün belki başka yerlerde olabilirdik! Bu sebeple bu kursları çok önemsiyorum… 18 Haziranda başlayan kurslar 17 Ağustosta sona eriyor. Günde 3 saat, haftada 5 gün eğitim verilecek. Dahası… Bugün oturduğu mahalledeki camiye kayıt yaptırıp devam edenler, faraza bir hafta sonra yaylaya, köye veya başka şehre gitseler dahi oralarda da aynen kursa devam etmelerine imkân tanınmış… Diyanet İşleri Başkanlığının bu kurslar için takdire şayan hazırlıkları ve çalışmaları var.. Ancak tanıtım yeterli değil… Bu kursların ilanı daha ziyade camilerde cemaate yapılıyor. Peki, camiye gelemeyen annelere, velilere kimler nasıl anlatacak? Muhtemelen birçok ebeveyn küçük yaşta alamadığı kur’an eğitiminin ezikliğini hissediyor!.. Yaş ilerlemiş… Toplumda “sen hala bu yaşa kadar öğrenmedin mi, bilmiyor musun” ayıplanma duygusu, bir hoca efendinin yanına gitmesine mani oluyor! Muhtemelen kendisinin hissettiği ezikliği çocuğunun yaşamasını da istemeyecektir! Hatta ben nasıl olsa biliyorum havasında olan “bilmediğini de bilmeyen”  bazı duyarsız cami cemaatinin yanında; bu Kur’an kursların açılmasını dört gözle bekleyen (camiye gelemeyen) nice anne-babaların olduğu unutulmamalıdır!.. Maalesef bazen şahit oluyoruz… Bir tarafta, evladının cenaze namazı kılınırken namaza iştirak etmeksizin kenarda üzüntü içinde bekleyen babalar!..   Öbür tarafta, öz annesinin cenaze namazını kılacak kadar dahi dini bilgilerden mahrum evlat!.. Ne kadar acı bir tablo!.. Belki de evlat acısı ile yüreği yanan babanın üzüntüsünü; küçük yaşta namaz   surelerini ve dualarını öğrenememiş olması daha da artırıyor!… Bu insanlarımıza kızmak yerine… Onların bu halde bulunmalarında “acaba bizlerin kusuru yok mu? Bizler sorumluluğumuzun gereğini yerine getirebildik mi?” diye (fert olarak, komşu olarak, devlet olarak) biraz kendimizi sorgulamalıyız!.. Ey… Bugüne kadar cami ile hoca ile tanışma imkanı bulamayan anne-babalar!.. Yarın evlatlarımızın madden ve manen huzursuz olmasını istemiyorsak… Evlatlarımızı camilere, Kur’an kurslarına gönderelim!... Ey… Diyanet görevlileri!.. Sadece cami cemaatini değil, camiye gelemeyen ebeveynleri de bu kurslardan haberdar edelim!.. Nasıl mı?.. Ulusal ve bölgesel (mahalli) basında (gazete, TV, radyo, internet haber sitelerinde) haber ve reklam yapılmalı… Gerçi kısmi de olsa haber yapılıyor ama reklam yok!.. Diyanet Başkanlığı Ulusal basın ile… İl-İlçe müftüleri mahalli basın yetkilileriyle diyalog kurmalı… Daha tanıtıcı geniş haber ve reklam kampanyası başlatılmalı. Bu reklamın ücreti; maddi değil manevi olacaktır!..  “her malın zekatı kendi cinsindendir” hükmü gereği, gazete, radyo, tv, haber sitesi yetkilileri müesseselerinin zekatı veya sadakası olarak, kur’an kursu reklamlarından muhtemelen para talep etmeyeceklerdir!.. Diyanetin programına ilave olarak… Deriz ki: ·         Hocalarımız ilk gün hemen derse başlamamalı, önce kendilerini ve camiyi sevdirmeli. Ertesi gün çocukların severek ve koşarak camiye gelmelerine zemin hazırlamalı. ·         Her cami görevlisi vazifeye başladıkları ilk anda, kartvizit bastırıp cami komşularını (cami cemaati olsun, olmasın) evlerinde veya işyerlerinde ziyaret edip; “caminize yeni atanan görevliyim. İnşallah bundan böyle neşeli ve kederli her hallerinizde sizlerle birlikte olacağız. İşte telefon numaram.. 24 saat açık” mesajını vermeli. Şayet zamanında bu ziyaret yapılmamış ise, yaz kursu vesilesi ile kapılar tek tek çalınmalı, önce tanışmalı bilahare veliler ve çocuklar camiye davet edilmeli. ·         Çocuklar gerek kurs esnasında gerek sair vakitlerde cemaatle namaza teşvik edilmeli. Onların “çocukça” hareketlerine cemaatin sabretmesi ikaz edilip, azarlanıp camiden uzaklaşmalarına fırsat verilmemeli. ·         Cami görevlileri kursa katılan çocuklarla ve velileriyle kurs sonrası irtibatı kesmemeli. Adres ve telefonlarını alıp cenaze, düğün vs etkinliklerinde birlikte olmaya gayret etmeli. ·         Çocuklarımıza oyuncak, top, dondurma, çikolata gibi sevdikleri şeyler ikram edilmeli. Sponsor olarak, Sivil Toplum Kuruluşları, Ticaret Odası ve Esnaf Dernekleri, Vergi Rekortmeni Müesseselerinden istifade edilmelidir. ·         Vali, Kaymakam ve Belediye Başkanları, Köy ve Mahalle Muhtarları da bu kurslara destek vermeli: Okulların açılış ve kapanışında yapılan törenler bu kurslarda da uygulanmalı. Endişe etmesinler, haklarında soruşturma açılmaz!.. Elhamdülillah, o dönemler eski de kaldı… Bu arada belki…  “Kur’an öğrenimi artık okullarda seçmeli ders olarak okutulacak. Gelecek yıllardan itibaren bu kurslara ihtiyaç kalmayabilir” diyenler olabilir… Evet, ilköğretimde kur’an-ı Kerimin okutulmaya ve temel dini bilgilerin verilmeye başlaması (seçmeli de olsa) devrim niteliğinde çok önemli bir hizmet… Kanunun çıkmasına vesile olan bütün (iktidar, muhalefet) siyasileri tebrik etmeli ve onlara dua etmeliyiz… Ancak bu kursların aynı zamanda çocuklarımızın zamanının kontrollü şekilde daha iyi değerlendirmelerine vesile olduğu unutulmamalı… Farz edelim ki kurslar yok!.. Bu çocuklarımız ne ile meşgul olacaklar? Onlara verebileceğimiz daha güzel bir etkinlik var mı? Bu sebeple bu kurslar her yıl yine devam etmeli… Hatta program daha da zenginleştirilmeli. Diyanet İşleri Başkanlığı Milli Eğitim Bakanlığı ile müşterek çalışma yürütmeli. Din görevlilerinin öğretmenlerle birlikte çalışmasına imkân tanınmalı… Bu kurslar adeta yaz kampları haline dönüştürülmeli… “Çocuk elmayı görmeden kokulu soğanı elinden bırakır mı?” (Mevlana) Vesselam… 17.06.12    

www.giresunaktuel.com’da yazı…

YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN