“Çizmelerimi Çıkarayım Mı?!..”

"Ölüyü, (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri baki kalır: Ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle baki kalır.” (Hadis-i Şerif)

“Çizmelerimi  Çıkarayım Mı?!..”

13 Mayıs 2014... Milletimizin topyekûn kederlendiği günlere eklenen yeni bir tarih. Soma’da vuku bulan maden faciası bütün milletimizi derinden etkiliyor… Cumhurbaşkanı ve Başbakan dâhil bütün devlet ve hükümet erkânı seferber olmuş… Başbakanlık ‘Millî Yas’ ilan ediyor; bütün basın-yayın kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, sanatçılar, Türkî’yle Kürdi’yle, Arabî’yle Acemi’yle Soma’lı kederli ailelerinin acılı duygularına milletçe ortak oluyoruz. 301 şehit ailelerinin yaşadığı ve hissettiği acının milletimizin her ferdinde hissedilmiş olması, milletçe kederde birlikteliğin tezahür etmiş olması bir nebze teselli vesilesi. Kendilerini milletin bir parçası göremeyen veya kabullenemeyen içimizdeki bazı yabancıların(!) milli kedere iştirak edememiş olmaları pek önemsenmiyor! Belki bunlar olmamış olsaydı kederde birlikteliğimizin kıymeti anlaşılamayacaktı. Takdir-i ilahiye, kader ve ecelin hak olduğuna, her kaza, her türlü bela ve musibetin bir imtihan vesilesi olduğuna inanırız… Lakin kaza ve belanın sebeplerini ve hikmetlerini araştırmanın da sorumluluk gereği olduğunu biliyoruz. Kederli ailelerin acılarının (ölüm ve kaza sonrası) dostlar ve akrabalar tarafından paylaşılması önemli bir vazife. İslam âlimleri taziye ziyaretlerinin 3 gün içinde yapılmasını tavsiye ederler. Bu, aynı zamanda 3 gün sonra hayatın normale dönmesi demektir. Ölüm haktır… Hayat devam edecektir. Şehit işçilerin mesai arkadaşları da işlerine bıraktıkları yerden devam edecektir. Bu kazanın bıraktığı izler!..

1-     “Çizmelerimi çıkartayım mı? Sedye kirlenmesin!”…

Bir işçi (Murat Yalçın) kardeşimizin gönül dünyasından seslendirdiği bu veciz ifade; maden faciasının simgesi oldu. Bu vecize yıllarca hafızalardan silinmeyecek, kullanıldığı her yerde; Soma’yı, madeni ve yaşananları hatırlatacaktır.

Bu ifade, iman güzelliğinin, kalp temizliğinin dış kirleri nasıl kamufle ettiğinin göstergesi oldu. Gönüllerde taht kurmanın elbise (dış) temizliğiyle değil, kalp (iç) temizliğiyle alakalı olduğu ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

Bu vecize muhtemelen resmi ve özel kurumlarda örnek ahlak ve eğitim cümlesi olarak kullanılacaktır!

 

2-     “Millî Yas” ilanı…

Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 4. Millî yas…

Birincisi; Atatürk’ün ölümünde 10 Kasım 1938’de, ikincisi; Japonya’daki Tsunami afeti dolayısıyla 18 Mart 2011’de, üçüncüsü de 14 Ocak 2012’de Rauf Denktaş’ın ölümünde ilan edilmişti.

Calib-i dikkattir ki, 17 Ağustos 1999 Gölcük-Adapazarı depreminde 18 000 üzerinde ölü, 49 000 civarında yaralı olmasına rağmen Millî Yas ilan edilmemişti…

Keza 23 Ekim 2010 Van depreminde de 279 ölü, 1300 yaralının acıları paylaşılırken de Millî Yas ilan edilmemişti…

Bu millî yas, milletçe birlikte kederlenebilme, millî acıları birlikte paylaşabilme duygularının gelişmesine vesile olduğu gibi “Gezi provokatörlerinin” planlarını da bozmuştur.

Dış ülkelerden gelen taziye mesajları, yurtiçi yardım kampanyaları teselli vesilesi olurken, millet ve hizmet düşmanlarının ortada sırıtmalarına da katkı sağlamıştır.

Sayın Başbakan bu krizi de iyi yönetmiş, hükümetin açığını yakalamak için pusuya yatmış provokatörlere yine avucunu yalamak düşmüştür.

İşte, millet Erdoğan’ı bu kararlı tutumundan dolayı seviyor.

3-     Maden sektöründe köklü ve sağlıklı değişikliklere zemin hazırlanmıştır.

Devlet ve millet olarak biz; bir kaza ve beladan sonra tedbir alırız!..

Yolda tehlikeli bir çukur veya kanal açılmıştır… Kimse fark etmez, tedbir almaz… Ta ki bir kaza oluncaya kadar! Kaza vuku bulunca anında onarılır, tedbirler alınır!

Nitekim 1999 Adapazarı depremi oluncaya kadar, sanki Türkiye de hiç inşaat yapılmıyordu, inşaat mühendisleri proje çizmesini ve kontrol yapmasını bilmiyorlardı!

Deprem sonrası yapılan mevzuat değişikliklerinden ve alınan tedbirlerden anlıyoruz ki; inşaatçılarımız ve mühendislerimiz hatta bürokratlarımız olarak deprem öncesi inşaat demiri kullanmasını ve işçiliğini, hatta kolon kalınlıklarının ebadını dahi bilmiyormuşuz!

Ne derece sağlıklı çalıştığı tartışmalı olsa da yapı denetim sistemi de depremin armağanı. 

Deprem misalinde olduğu gibi, bu kaza vesilesiyle hem maden işçilerinin sosyal haklarında hem de maden ocaklarının işletilmesinde çok ciddi, sağlıklı tedbirler alınacağına ve köklü değişiklikler yapılacağına inanıyoruz.

Kazada düşündürücü ayrıntılar… Kaza çok yönlü araştırılıyor. Bugünü kadar çok şey yazıldı ve söylendi. Daha da çok yazılacak ve söylenecek! Ancak araştırmalar sonunda yapılacak resmi açıklamanın çok şeyi değiştireceğini zannediyoruz… Mesela, kazadan 20 gün önce CHP, MHP ve BDP’nin Soma’daki maden ocaklarında meydana gelen iş kazalarının sebeplerinin araştırılması için TBMM’de araştırma komisyonu kurulması talebi acaba tamamen bir tesadüf müdür?! Maden ocağı özel bir şahsa (Alp Gürkan’a) ait olduğu halde, malum (hükümet karşıtı) basın tarafından ocak işletmecisi yerine hükümetin suçlu gösterilmeye çalışılmasının anlamı ne olabilir? Yakınını kaybeden bir acılı aile, taziye için gelen misafire hakaret etmez… Cenazesi olan bir aile, cenazesini bırakıp protesto eylemine katılmaz, katılamaz… Hayatında bir yakınını kaybetmeyen, onun acısını tatmayan bu duyguyu anlayamaz! Peki, Soma’da cenaze yakını adına protesto eylemine katılanlar kimler? Bunlar, iddia edildiği gibi 1 Mayıs eylemine katılan provokatörler ise, burada da aynı eylemlerine devam ediyorlarsa, bunları teşvik edenler kimler, cezalandırmayıp koruyanlar kimlerdir? Hükümet, bunları tespit etmeli ve kamuoyuna açıklamalıdır. Bu vesileyle şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, ailelerine ve milletimize sabırlar niyaz ediyoruz. Duamız… "Ey Allah’ım! Bizleri önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan ve üstümüzden gelebilecek her türlü bela ve musibete karşı muhafaza eyle… Ya Rabbi! Bizlere taşıyamayacağımız acılar yaşatma… Böyle acılar karşısında bizlere dayanma gücü lütfet!”   “Müminin işine şaşılır. Bir musibetle, üzüntüyle karşılaşsa sabreder, o kendisini için hayır olur.  Eğer sevindirici bir şeyle karşılaşırsa ona da şükreder, o da kendisi için hayırlı olur.” (Hadis-i Şerif) Vesselam… 18.05.2014
YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN