Giresunlu seçmenin duyarlılığı!.. Ahmed ÇITLAKOĞLU

Giresunlu seçmenin duyarlılığı!..

“Padişahın adamlarından biri, zindanın burcunu yıksa, zindancının gönlü bu yüzden kırılır mı hiç?” ( Hz. Mevlana)

Giresunlu seçmenin duyarlılığı!..

Türkiye genelinde bütün illerde olduğu gibi Giresun’un bütün ilçelerinde de (sanki önceden haberleşilmiş gibi) Ak Parti reylerinde belirli oranlarda düşüş görülüyor… En fazla düşüş; % itibariyle Doğankent'te 11, Espiye’de 7, Yağlıdere’de 6, Merkez’de 7,5… En az düşüş; Dereli ve Güce’de 2… (Aday) Mehmet Geldi’nin ilçesi Dereli’de 2… (Mv.) Turan Alçelik’in ilçesi Keşap’ta 3… (Mv.) Adem Tatlı’nın ilçesi Bulancak’ta 4,5… (Aday) Hatice Kocaoğlu’nun ilçesi Tirebolu’da 5,5… Görülen o ki; seçmen adaylara değil partiye rey veriyor… Adaylar genel seçimlerde pek etkili olmuyor! Yine dikkat çekici bir husus; seçim öncesi “Doğu bölgesinden aday gösterilmedi. Özellikle Görele ve Çanakçı çok tepkili!” iddialarının da pek tutarlı olmadığı görüldü… Tahminlerin aksine Görele’de 3, Çanakçı’da 4,5’luk bir tepki görüldü ki bu, aday tepkisi değil genel parti tepkisi! Diğer çarpıcı bir tespit: Sayın Bakan Nurettin Canikli’nin seçim bölgesi Alucra’da 5, Çamoluk’ta 2,5 ve Ş.Karahisar’da 5,5’luk bir tepki var… Ak Parti’nin 13 yıldır yaptığı nice yatırım ve güzel hizmetlerden Giresun ve Giresunlular da nasiplendiği halde hatta son Eğribel Tüneli inşaatının başlaması ve Havalimanın hizmete sunulmasına rağmen bu yatırım ve hizmetlerin Ak Parti’ye rey olarak bir yansıması olmadı. Gerek Türkiye genelinde gerekse Giresun özelinde yapılan yatırım ve hizmetlerin seçmen tarafından takdir edilmemesini muhalefet partililerinin nankörlüğü olarak yorumlayanlar var… Oysaki Ak Parti’yi iktidardan düşüren, muhalefet partilileri değil Ak Partililer!.. Kaldı ki CHP'li belediyelerin yaptığı güzel hizmetlerden istifade eden Ak Partililer bu hizmetler sebebiyle partisini değiştiriyor mu? Veya ne kadarı değiştiriyor? Partililer birbirlerini dışlamak yerine birbirlerini anlamaya, birbirlerine saygılı olmaya çalışmalı... Ak Partililerin tepkisini doğru okumak ve doğru yorumlamak gerekir… Bırakınız CHP ve MHP’li seçmenleri dün Ak Parti’ye rey veren Ak Partililer bu kadar güzel hizmetlere hatta Erdoğan sevgisine rağmen bugün niçin rey vermedi?.. Ak Parti hizmet verdi ama sevgi vermedi/veremedi!.. Seçim çalışmaları iyi yönlendirilemedi… Seçim kazanmak, daha fazla vekil çıkartmak için değil sanki seçim kazanmamak, daha az vekil çıkartmak için gayret gösterildi! Teşkilat yöneticilerinin belediye ve hükümet imkânlarını (muhalefet partililer bir tarafa) partililer arasında adil dağıtmayıp kendi aralarında hatta belirli kişiler arasında dağıtılması; tepkileri körüklemiştir. Has Parti’den gelip Genel Başkan Yardımcısı olan Numan Kurtulmuş’un Has Partili arkadaşları teşkilat yönetimlerine alınıp milletvekili adayı gösterilirken… DYP’den gelip Genel Başkan Yardımcısı olan Süleyman Soylu’nun DYP’li arkadaşlarının teşkilat yönetimlerine davet edilmemesi ve milletvekili adayları arasında değerlendirilmemesi; daha önceki dönemlerde rey veren DYP’lileri küstürmüş, “Bize değer vermeyene, biz niçin rey verelim!” gibi bir tepkiye sebep olmuştur. *** Basın Müşavirleri ve sekreterler gözden geçirilmeli!.. %9’luk ikaz; Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’ın şahsına değil, onları perdeleyen yakınlarındaki ‘kralcılara’dır. Ak Parti’nin seçimlerde aldığı netice aylar öncesinden tahmin edilen bir netice idi. Pek sürpriz olmadı. Bütün hesaplar HDP’nin baraja takılması üzerine kurulmuştu. HDP baraja takılmış olsaydı Ak Parti büyük çoğunlukla yine iktidar olacaktı. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi… Aylar önce teşkilat tabanındaki bu muhtemel tepkiler çok yazıldı ve söylendi. Cumhurbaşkanı ve Başbakana da bu mesajlar gönderildi. Liderlere ve sair yetkililere tabandan nice raporlar gönderildi. Demek ki basın müşavirleri ve sekreterler bu mesajları makama ulaştırmadılar! Bu müşavirler ve sekreterler oralarda bulunduğu sürece dün olduğu gibi bundan sonra da gelen mesajlar makama yine ulaşmayacaktır! Bu hususta tabanda geniş bir kanaat hâkim olduğu gibi elimizde kesin deliller de var. Tehlike ikazları makama ulaştırılmayınca zamanında tedbir alınmasının önüne de geçilmiş oldu. Bundan sonra aynı tehlikenin yaşanmaması için öncelikle; Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan başta basın müşavirleri olmak üzere bütün danışmanlarını ve sekreterlerini gözden geçirmelidir! Yoksa geçmiş ve gelecekle yapılacak değerlendirmeler esas muhatap liderlere ulaştırılmadıktan (veya işlerine yarayanlar ulaştırıldıktan) sonra; bundan böyle yazmanın ve konuşmanın ne anlamı olacaktır? “Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir. Fakat itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı.” (Elie Wiesel) Vesselam… 10Haziran 2015 / 23 Şaban 1436

10.06.2015 20:20

YORUMLAR

Yorum Yaz