Ramazan-ı Şerif’e Hazır Mıyız?!..

“Nice oruç tutanlar vardır ki, kendisine sadece susuzluğu kalır; nice gece namazına kalkanlar da vardır ki, sadece gece uykusuz kalmış olur. (Hadis-i Şerif)

Ramazan-ı Şerif’e  Hazır Mıyız?!..

Bugün Hicrî Şa’ban ayının 17’si… 12 gün sonra yani 28 Haziran Cumartesi, 1 Ramazan! Recep ayına Rasulullah aleyhisselam Efendimizin "Allahümme bârik lenâ fî Recebe ve Şa'ban. Ve belliğnâ Ramazân.” (Allah’ım, Recep ve Şa’bân aylarını bize mübarek kıl (bereketli aylar haline getir) ve bizi Ramazân’a kavuştur.) duasıyla girdik. Rahmet, bereket ve mağfiret ayı, 11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerife kavuşma özlemiyle 2 ay önceden peygamber duası ve ikazıyla hazırlıklara başlıyoruz. Lakin önemli ikazlar ihtiva eden Regaip, Miraç ve Berat gecelerinin ihyasının dışında pek de bir şey yapılamadı. Cuma gün ve gecelerimiz dahi sıradanlaştı. Nihayet, geri sayım başladı, son 12 güne girildi. Recep ve Şa’ban ayından gafil olanların… Regaip, Miraç ve Berat gecelerini idrak edemeyenlerin… Milâdî takvimin yanında Hicrî ve Kamerî takvime ihtiyaç duymamış olanların… İslamî yayın yapan dergi, gazete, radyo ve televizyonlara iltifat etmeyenlerin; Ramazân ayından da gafil olmaları ihtimal dâhilindedir. Hiç değilse Ramazan’a gaflet içinde girmemeye dikkat edilmelidir. Başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere bütün müftülükler ve cami görevlileri, Ramazân’da en iyi hizmeti verebilme gayreti içerisinde hazırlıklarını yapıyorlar… TV ve radyolar özellikle farklı iftar ve sahur programları için yarış halindeler… Gazeteler Ramazan sayfaları hazırlamakla meşgul… Ya Müslüman aileler?!.. Acaba Ramazan için ne gibi hazırlık içerisindeler? Ramazan’a hazırlık… Ramazan; oruç ayı, ibâdet ayı, amel ayı, bildiklerimizi uygulama ve manevi hasat zamanı. Tv ve radyoların Ramazan boyunca iftar ve sahur programlarını anlamak bir derece mümkün de… Ya Diyanet’in irşat ve vaaz programlarını Ramazan’a tahsis etmesine ne demeli? Hac hazırlıklarına 2-3 ay öncesinden başlanılıp hacı adayları eğitime alınırken… Hac ve umreyle alakalı ilmihal bilgileri ihrama girilmeden önce verilirken… Oruçla alakalı, Ramazan’da yapılacak ibadetlerle alakalı bilgiler niçin Ramazan’dan önce verilmez? Hasat zamanı gübreleme ve ilaçlama yapılır mı? Nefislerin ilaçlanması, kalp ve zihinlerin manevi gübrelenmesi, beslenmesi Ramazan’da değil,  Recep ve Şaban aylarında yapılması gerekmez mi? Camiler; iç temizliği, aydınlatılması ve ses düzenleriyle Ramazan’a hazırlanırken niçin Müslümanlara aynı hassasiyet gösterilmez? Ramazan içinde öğrenilen bilgilerin, öğrenildiği günden sonrasına faydası olacaktır. Ya hazırlıksız geçirilen günlerin vebalini, sorumluluğunu kimler üstlenecek? Ramazan’ın 1.ci günün orucuyla sonuncu günün orucu arasında bir fark mı var?! Şayet Ramazan’ının daha ilk gününde, bilgisizlik sebebiyle orucunu sakatlayacak olan bir kişi 60 gün kefaret tutmak zorunda kalırsa, kendisinin öğrenmeme sorumluluğu kadar öğretme sorumluluğunu taşıyanların da bu kefarette payları olmaz mı? Hadi, din hizmeti vermekle görevlilerin sorumluluğunu bir tarafa bırakalım… Ya Müslümanların, özellikle aile reislerin sorumluluklarına ne demeli? Farzedelim ki müftüler, imam-hatipler, vaizler hizmette kusurlu davrandı, zamanında yeterince tebliğ yapamadı… Ey sorumluluk taşıyan Müslüman!.. Onlar size gelemedilerse sizler onları niçin bulmadınız? Hukukî veya malî sıkıntılarınızda “avukat veya mali müşavir bizi arayıp bulsun!” demiyor, avukatınızı ve mali müşavirinizi siz arayıp buluyorsunuz da… Sağlık problemlerinizde “doktor beni arayıp bulsun!” demeden doktorunuzu da buluyorsunuz! Peki, ibadetle alakalı asgari bilgileriniz için mürşidinizi niçin arayıp bulmuyorsunuz? Birilerinin kusurlu hareketi bizlerin de kusurlu davranmasına gerekçe olabilir mi? Nasıl ki namaz ilmini öğrenmeden kusursuz namaz kılmak, hac ilmini öğrenmeden kusursuz hac yapmak mümkün değilse… Oruç ilmini öğrenmeden de kusursuz oruç tutmak nasıl mümkün olabilir? Ramazan öncesi neler yapılabilir?.. Müftülükler ve cami görevlileri (vaizler, imam-hatipler) irşat ve tebliğ programlarına Ramazan’da değil Recep ayında başlamalı… Hiç değilse Şa’ban’ın son günleri iyi değerlendirilmeli… Evlerimizde aile meclisiyle birlikte oruç ve Ramazanla alakalı ilmihal bilgilerini güvenilir kaynaklardan (amel etmek için!) okunmalı… Oruç nedir?... Orucu bozan ve bozmayan şeyler nelerdir?... İftar, sahur, fidye, fitre hakkında neler biliyoruz?.. Kelime manası “tutmak” olan imsak!... Sahur’da imsak’la neyi tutmaya başlayacağız? İmsak’la sadece yeme ve içmeyi mi terk etmiş olacağız? Dil, göz, kulak, el ve ayakların da imsak’ı olur mu? Ramazan’ımız nasıl olmalı?!.. Bu ayda müftülükler, cami görevlileri güzel hizmetler yapıyorlar… Adeta Ramazan’ın bütün manevi sorumluluğu onların omuzları üzerinde! Ancak nedense bugüne kadar hep bu hizmetler cami içinde verile geldi. Tabii ki cemaatle namaz camilerde kılınıyor… Namaz için camiye gelene de vaaz veriliyor. Ya camiye gelmeyen veya gelemeyenlere kimler, nasıl tebliğ yapacak? İmam-Hatipler ve vaizler cami dışına çıkmalı!.. Günümüzde nasıl ki ticaret ve pazarlama artık kapıda, internet ortamında yapılıyorsa… Sağlık hizmetleri artık evlerde veriliyorsa… Dinî hizmetler de “kapıda” (ev ve işyerlerinde) yapılır hale gelmeli. İrşat görevlileri namaz saatleri dışında cami cemaatinin veya potansiyel (aday) cemaatin ev ve işyerlerini ziyaret etmeli… Kendi imkânlarıyla ve şahsi gayretleriyle irşat vazifesini cami içinde ve dışında yapmaya çalışan imam-hatipler ve vaizler (sayıları az da olsa!) teşvik ve taltif edilmeli… Aktif ve potansiyel cemaat hizmetkârları imam-hatiplerle cami hizmetlileri(!) ayırt edilmeli… Sıfatının manasıyla mütenasip hizmet aşığı müftülerle, kendilerini personelin disiplin amiri gören idareciler (müftüler!) aynı statüye tabi olmamalı! Ramazan ayı; kardeşliğin, birlik ve beraberliğin, sevginin, hoşgörünün sadece konuşulduğu değil, yaşandığı ve yaşatıldığı ay olmalı. Hangi makam ve mevkide olursa olsun… Hangi siyasi parti mensubu olursa olsun… Hangi dini, felsefi veya mezhebi düşüncede olursa olsun… Bu ayda, her müessese ve her şahıs gönül kırıcı söz ve fiillerden kaçınmalıdır. Bu ay mademki af ve mağfiret ayı, iyilik ve ikram ayı, o halde!.. Mahkemeler; karar aşamasına gelmiş davalarda, BERAT ve TAHLİYE kararlarını bu aya yetiştirme gayretinde olmalı, CEZA ve MAHKÛMİYET kararlarını ise Ramazan sonrasına tehir edebilmeli… Siyasi partiler; üsluplarını yumuşatmalı, sıkılan yumrukları tokalaşmak için açmalı... Resmi daireler, özellikle Vergi Daireleri, SGK, Belediyeler, Zabıta ve Emniyet (Trafik) vatandaşın kusurlu hareketlerini; ceza yerine ikaz ve tavsiye mesajları ile disipline etmeli, tahakkuk etmiş ceza ihbarnamelerinin tebliği tehir edilmeli… Valilik, Kaymakamlık ve Belediyeler; yıkım kararı verilen inşaatların ve binaların infazlarını tehir etmeli… Hükümet, idarî, malî ve cezaî sahalarda yapacağı af kapsamındaki hukukî düzenlemelerini bu ayda yapma gayretinde olmalı… Basın mensupları; haber ve yorumlarında bu ayın manasına uygun davranmalı... Diyanet İşleri Başkanlığı, teşekkür ve takdirnameli orta ve lise talebeleriyle başarılı kur’an kursu talebeleri ve yeni icazetini almış hafızları kaynaştıracak ödüllü programlar yapmalı… Orta okullardaki Tablet bilgisayar teşviki, Kuran Kursu talebelerine ve hafızlara da verilmeli ve bu ayda dağıtılmalı… Ramazan ayı aynı zamanda dua ayı!.. Bedduaya sebep olacak hareketlerden kaçınılmalı. İbadet ayı; kumar, oyun ve eğlence ayına dönüştürülmemeli! Bilhassa Belediyeler Ramazan etkinliklerinde sazlı-sözlü eğlence programlarından kaçınmalı, hiç değilse bu programlar teravih namazı saatine denk getirilmemeli… Mübarek aylarda, gün ve gecelerde yapılan ibadetlerin sair zamanlarda yapılanlara göre ecri daha fazla olduğu gibi, bu günlerde işlenen haramların vebali de herhalde aynı olmayacaktır!.. Mekke-i Mükerreme’de ve Medine-i Münevvere’de Harem-i Şerif’de.. Regaip, Miraç, Berat ve Kadir Geceleri ile Cuma ve Bayram gün ve gecelerinde.. Yapılan bir haram fiilin cezası; sair yer ve zamanlarda işlenen haramla  (derece itibariyle) hiç bir olur mu? İftar sofraları iyi değerlendirilmeli!.. İftar… Adeta Ramazan’ın simgesi! Kimleri iftara davet etmeliyiz, kimlerin iftar davetine icabet etmeliyiz? Mesela parti genel başkanı iftara davet eder, Türkiye’nin dört bir tarafından davete icabet edilir! Ta Kars’tan, Hakkâri’den, Edirne’den “bir yemek için Ankara’ya gidilir mi” denilmez! Güzel bir anlayış… Tebrik etmeli ve devam edilmeli… Ancak… Baba ve anne iftara davet eder, uzak vilayetlerde ikamet eden evlat “ya bir yemek için taa Giresun’a, Konya’ya, Erzurum’a… mı gidilir” der ve davete pek icabet etmez! Bu düşüncedeki evlatlara sorulmaz mı? Hani, “Allah ve Resulünden sonra anne ve babaya itaat” esastı! Bir anne ve babanın değeri, bir parti Genel Başkanı kadar yok mu? Anne ve babasına değer vermeyen, saygı göstermeyen kişiden siyasetçi, bürokrat olur mu? Anne ve babasına faydalı olmayan kişiden devlete, millete fayda gelir mi? Milletvekillerinin katılmadığı teşkilat iftarlara mazeret beyan ederken, milletvekillerinin verdiği iftara katılmak için koşanlardan siyasetçi olur mu? Bu mübarek ay aynı zamanda kişilerin samimiyet ve ihlas derecelerini de açığa çıkartıyor… Bir imtihan ayı!.. Kişinin yardımlaşma ve paylaşma duygusu, cimrilik ve cömertlik hasleti, komşuluk ve akrabalık münasebetleri bu ayda şahitleşiyor! Bu sene Ramazan; futbolseverler için de  zor bir imtihan olacak!... 2014 FİFA Dünya Kupa maçları bu aya rastladı. Teravih namazı saatine rastlayan maçlarda, namaz mı, maç mı tercih edilecek?! Ramazan ayı; oruçla, iftarla, sahurla, teravih namazıyla, ikram ve infakla, kur’an okumak ve/veya  dinlemekle bir bütünlük arzediyor!.. Sanki biri eksik olursa veya bunlardan birinin hakkı tam verilemezse, bizim Ramazan’ımızda eksik kalacak gibi. İnşallah kalben ve fikren hazırlanarak Ramazana kavuşmak ve Ramazan’dan hakkıyla istifade edebilmek temenni ve duasıyla…   “Nasihat etmek kolay, örnek olmak zordur” (Rechefoucauld) Vesselam… 15.06.2014
YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN