Siyasette Etkili Olabilmek!

“Maddi Hayata tapanlar, Deniz suyu içenler gibidir. İçtikçe susuzlukları artar.”(Muhuddin-i Arabi Hz.)

Siyasette etkili olabilmek!

Gerçekler ayrıntılarda gizlidir derler… Bazen mesajlar doğrudan verilmez. Çoğu kere dolaylı yol tercih edilir. Siyasetçiler ve diplomatlar bu usulü en çok kullananlardır. Bazı siyasiler ince, nüktedan üslupları ile anılırlar, bazıları da gafları ile… Tarih 14.02.2012. TV 8 Erkan Tan’la Başkent’ten programının misafiri Oğuzhan ASİLTÜRK… ASİLTÜRK; İçişleri ve Sanayi Bakanlığı yapmış, rahmetli Erbakan hocanın yıllarca en yakınında bulunmuş, Milli Görüş hareketinin her döneminde hizmet vermiş tecrübeli bir siyasetçi… Şu an ki sıfatı; Saadet Partisi Yüksek İstişare Heyeti Başkanı olarak ifade edilse de, genel kanaat odur ki; Saadet Partisinin gizli Genel Başkanı rolünü üstlenmiş gibidir!.. Öyle ki, “o herkesi sorgular, ama hiç kimse onu sorgulayamaz!” Fatih Erbakan Saadet Partisine gitmiyor mu, gidemiyor mu? Erkan Tan soruyor: “Sizi çıbanbaşı gösteriyorlar. Sizin yüzünüzden partiden gidiyorlarmış. Fatih (Erbakan) de partiye gelip gitmiyormuş?” El cevap: “Keşke gelse, biz kaç defa davet ettik…” Fatih’in parti ile (veya bazı partililerle) ihtilaflı olduğunu kamuoyu bilmiyordu. Bu vesile ile ilan edilmiş oldu!.. Bu, nasıl bir siyaset üslubu ve anlayış! Tecrübeli siyasetçinin vereceği cevap böyle mi olmalı? Aile içinde velev ki bir problem olsa dahi bu dışarıya böyle aktarılır mı? Tuzak bir soruya, kendini ifşa edecek bir cevap verilir mi?.. Babasının ömrünü verdiği bir mücadelenin merkezine (partiye) oğlunun girememesini nasıl yorumlamak lazım? Bu hareket acaba; Tayyip ERDOĞAN, Bülent ARINÇ ve arkadaşları ile Numan KURTULMUŞ’un onlardan ayrılmalarının haklılığına delil teşkil eder mi?.. Aynı programda, “Tayyip Bey ve arkadaşlarını acımasızca eleştiriyorsunuz, bunları sizler yetiştirmediniz mi, yoksa iyi mi yetiştiremediniz?” sorusuna; “Hoca sınıfta ders verirken, talebe top oynamaya kaçarsa suçlu kimdir?” diyerek, karşı soruyla cevap veriyor! Onlara göre; bugün Saadet Partisine gelmeyenler, “top oynamaya kaçmış çocuklar” sınıfına dâhildir! Peki, o zaman sormazlar mı; Fatih Erbakan (Asiltürk’ün ifadesine göre) partiye gitmediğine göre, o da mı top oynamaya kaçmış! Veya herkes top oynama kaçtı da  sınıfta sadece ASİLTÜRK ve arkadaşları mı kaldı?.. Bugüne kadar, Saadet Partisinin (bazı) yetkililerinden Ak Parti kurmaylarına çok defa (kardeşlik hukuku ile bağdaşmayacak ) ağır itham ve suçlamalar yapılmıştır. Calib-i dikkattir ki, şahsına ve partisine laf atan, eleştiri getiren (sıfatı ve makamı ne olursa olsun) her kese anında karşılık veren Tayyip bey, Saadet Partisi yetkililerinden gelen eleştirilere hiç cevap vermemektedir… Muhtemelen bu,  dün birlikte mücadele verdikleri arkadaşlarına karşı siyasi nezakettin bir neticesidir?  Ama gerekçe ne olursa olsun, Tayyip Bey ve arkadaşlarının bu tavrı; örnek alınması gereken tebrik ve takdire şayan bir harekettir! İl Başkanlığı mı, Belediye Meclis üyeliği mi? Giresun dışından bir dost telefonla aradı; “Şehrimizde bir partinin İl başkanı, aynı zamanda (muhalif bir partinin başkanlığındaki) Belediyede Meclis Üyesi. Daha doğrusu, Belediye Meclis üyesi iken İl başkanlığına atandı. Meclis üyeliğinden ayrılmadı, iki sıfatı birlikte taşıyor. Siz tecrübeli bir siyasetçisiniz, merak ettiğim için soruyorum; Belediye Meclis Üyeliği Parti İl Başkanlığından daha mı önemli? Muhalif bir parti başkanı olarak Belediye Başkanı ile siyasi mücadelede  “İl başkanlığı” sıfatı kâfi gelmiyor da “Belediye Meclis Üyeliği” sıfatı da mı gerekli?”   Dost’umun bulunduğu şehrin ismini vermem hoş olmayabilir. Merak mevzuu siyasetçinin hangi partili olduğu da önemli değil! Her ne kadar dost’un beklediği cevabı telefonda vermiş olsam da, mevzuyu önemine binaen kamuoyu ile paylaşmak istedim: Öncelikle mes’eleyi siyasi etkinlik ve etik açısından değerlendirmek de fayda var… Mevcut mevzuatımıza göre bir partinin İl Başkanlığı sıfatını taşıyan bir kişinin aynı zamanda Belediye Meclis üyeliği sıfatını da taşımasını engelleyici bir hüküm yok. Ancak kanunun yasakladığı her şey yanlış, cevaz verdiği her şey doğru değildir! Bir partinin Belediye Meclis Üyelerinin faaliyetleri, Parti İlçe Teşkilatının kontrolüne tabiidir. İlçe teşkilatı meclis üyelerini yönlendirir, üyeler de çalışmalarını teşkilata rapor ederler. İlçe Teşkilatı (tüzük gereği ve tabii olarak) İl Teşkilatının ve de İl Başkanının kontrolüne tabiidir. Ast üst meselesi! İl Başkanının ast’ı konumundaki İlçe Başkanı’nın “İl Başkanlığı sıfatını da taşımakta olan”meclis üyesini denetlemesi mümkün olabilir mi? Veya ne derece etik olur? Yoksa etik olmayan, İl Başkanının aynı zamanda meclis üyesi olması mı, İlçe Başkanının aynı zamanda İl Başkanı olan meclis üyesini faaliyetlerini kontrol etmesi mi? Bir meclis üyesi Genel Merkezce İl Başkanlığına atanabilir. Meclis üyeliğinden istifa etmesi halinde yerine, başka partiden değil, kendi partisinin “Yedek Meclis Üyelerinden” biri gelmektedir. Belediye Başkanı Meclis üyesine karşı daima etkili ve üstün bir konumdadır. İl Başkanı ise bağımsız olup, Belediye Başkanından daha az etkili değildir. Hatta bir siyasi partinin,  muhalif bir partili Belediye Başkanına karşı siyasi mücadelesinde, Belediye Meclis Üyesi sıfatıyla değil İl Başkanı sıfatıyla muhatap olmasının daha müessir olacağı (siyasetle meşgul) herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Muhtemelen o partinin Genel Merkez yetkililerinin bu durumdan haberleri olmamış olabilir! Giresun’da böyle bir durum var mıdır? Şahsi kanaatim; “Giresunlu siyasilerin böyle bir uygulamaya fırsat vermeyecek ferasette oldukları!” istikametindedir… Bu vesile ile ifade edelim ki, Ak Parti Türk siyasi hayatına güzel bir teşkilat sistemi kazandırmıştır: 2000 yılında önceki dönemlerde, hükümette görev alan bazı bakanların parti teşkilatında “Genel Başkan Yardımcılığı” görevlerinden ayrılmadıkları bilinmektedir. Bu uygulamanın mahsurlarını iyi tespit eden Ak Parti, kendi döneminde böyle bir uygulamaya fırsat vermemiştir. Genel Merkez Teşkilatında görev alanlara Bakanlıklarda görev vermemiş, Bakanlıklarda görev verdiklerine de Teşkilatta görev vermemiştir. “Biz hem kurtların doymasını, hem de kuzuların sağ kalmasını istiyoruz”. (Tolstoy) Vesselam… Ahmed ÇITLAKOĞLU iletisim@ahmedcitlakoglu.com 19.02.2012  

www.giresunaktuel.com’da yazı…

 
YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN