Yolsuzluk adına yapılan yolsuzluklar!

“Bir adamı öldürsen bir kere onu gözden kaybedersin. Fakat onu gözden düşürürsen kaç kimsenin gözünden düşürmüş olursun. Demek o kadar onu öldürmüşsün.” (Hz. Mevlana)

Yolsuzluk adına yapılan yolsuzluklar!

Son günlerde sıkça kullanılan kelimeler; yolsuzluk, rüşvet, iftira… İftira: Yalan söylemek, bir kimseye kasıtlı ve asılsız olarak işlemediği bir suçu isnat etmek. Yolsuzluk: Bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmak… Rüşvet: Bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir menfaat sağlaması. Rüşvet suçunun oluşması için taraflardan birinin memur olması ve memurun görev alanına giren bir iş olması gerekir. 17 Aralık’tan buyana ‘en büyük rüşvet operasyonu’ olarak takdim edilen ve kirli operasyon olarak tarihe not düşülen bu operasyonda hangi memurlara, hangi görevlerinden dolayı, kimler tarafından ne kadar rüşvet verilmiştir? Yargıya intikal etmiş bu operasyonla alakalı ortada henüz müşahhas bilgiler yok. Bir tarafta iddiayı ortaya atan ve görevden alınan savcılar ve iddianın doğruluğundan emin olunmadan savunmaya geçen siyasetçiler, yargı mensupları ve basın mensupları… Diğer tarafta, bu operasyonu “devlet içinde bir paralel devlet yapılanmasına teşebbüs eden (içersinde bazı emniyet ve yargı mensuplarının da yer aldığı)  bir çete” organizasyonu olduğunu iddia eden hükümet kanadı ve bu iddiaların doğruluğunu savunan basın mensupları... Kim haklı, hangi tarafın iddiaları doğru; vatandaş neye göre, nasıl karar verecek? Cambaza bak cambaza!.. Eskiden yankesiciler, üçkâğıtçılar kalabalık mahallerde, panayırlarda gösteri yapan cambazlara dikkat çekip halkın ceplerini boşaltırlardı. Bu deyim,  zamanla gündem saptıran siyasetçiler için de kullanılır oldu. Bugün köprünün altından çok sular geçti. Halkın gözü açıldı… Artık okuyan ve düşünen halkımız, “Cambaza bak! Ey ahali koş hırsız var! Rüşvet var, yolsuzluk var!” gibi bir çığlık duyduğunda işaret edilen yere değil, sesin geldiği yere, bağıran şahıslara bakıyor. Günümüzde ‘cambaza bak, hırsız var, yolsuzluk var’ çığlıklarını kimler atıyorsa, gündemi onlar değiştirmek istiyor demektir. Operasyonun şifreleri çözülmüş ve çete deşifre olmuştur. Önümüzdeki günlerde fotoğraf daha net görülecektir. Başbakan ve yakınları her vesileyle “evladımız da olsa, parti mensubumuz da olsa, kendi personelimiz de olsa, yolsuzluğa prim vermeyiz” diyerek yüksek sesle kararlılıklarını ortaya koyuyorlar. Peki, muhalefet partilerinin liderlerinden veya sözcülerinden bu kararlılıkla bir ifade duyan var mı? Hükümeti suçlayan her iddiayı;  ‘gerçek mi iftira mı, haklı mı haksız mı’ olduğuna bakmaksızın, kimden gelirse gelsin peşin hükümle sahiplenenler, yolsuzluk ve rüşvete karşı olduklarında inandırıcı olamazlar. Hukuken suç sayılan fiilleri kim işlerse işlesin onlara karşı çıkmak, eleştirmek ahlaki tavırdır, dürüstlüktür, doğruluktur, samimiyettir. Fiillere değil de faillere bakarak eleştiri getirmek veya onları korumaya kalkışmak ahlaki değildir. Kim olursa olsun böyle bir hareketi doğrulukla, samimiyetle, dürüstlükle bağdaştırmak mümkün değildir. Fatih Sultan Mehmed’in adalet anlayışı… Sultan Fatih bir cami yaptırıyordu. Bu caminin mimarı işinin ehli olan bir Rum'du. Rum mimar, caminin mermer sütunlarını yaparken mimariye uygun olması gerekçesi ile Fatih'in dediği şekilde değil de, kendi düşüncesi doğrultusunda yapar. Sultan Fatih Rum mimarın, caminin estetiğini bozmak için böyle yaptığını düşünerek onun elini kestirir. Eli kesilen Rum, Sultan Fatih'ten davacı olmak için kadı Hızır Çelebi'ye gider. Hızır Çelebi, Rum mimarı dinler, araştırma ve inceleme yaptırır… Rum Mimarın, caminin estetiği bozulsun da kötü gözüksün diye değil, gerçekten de mimariye uygun olsun diye inşa etmiş olduğu tespit edilir. Neticede Sultan Fatih yargılanır ve haksızlığına hüküm verilir… Kısas'a kısas yapılacak. Rum mimarın elini kestiren Fatih'in de eli kesilecektir. Rum mimar kararı duyunca şaşkınlıktan neredeyse dilini yutacak, yoksa bu bir rüya mıydı? Kendisi gibi sıradan bir mimar, gayrimüslim olmasıyla beraber, İslam memleketinde, Müslümanların padişahı karşısında haklı bulunarak mahkeme kararı lehinde çıkıyordu. Fatih büyük bir teslimiyette hükme razı olur ve "şeriatın kestiği parmak acımaz" diyerek cezaya boyun eğer. Ve kadıya dönüp kılıcını göstererek şöyle der: “-Ey kadı! Şayet ben padişahım diye korkup haksız olduğum halde lehime hüküm verseydin, vallahi şu kılıçla başını uçururdum!” Kadı Hızır Çelebi'de hemen yanı başındaki asılı olan topuzu göstererek: “-Sultanım! Şayet sende Padişahlığını öne sürüp bu İslam mahkemesine saygısızlık etseydin, vallahi şu topuzla müdahale edecektim!” Bu durumu gören Rum mimar adeta kendini kaybetmiş, yerlere kapanmış, hıçkırıklarla, gözyaşlarıyla ağlayarak diyordu ki: “-Hepiniz şahit olun ki, ben davamdan vazgeçiyorum ve bu adalet anlayışı karşısında Müslüman oluyorum!” Tarafsız bilirkişi heyetinin tespitiyle hüküm veren adil hâkimler olduğu müddetçe, bu hâkimlerin hükmüne rıza gösteren adil devlet başkanları da olacaktır inşallah! Esnaf Odası seçimleri… Türkiye genelinde 2 milyonunun üzerinde esnaf ve sanatkâr bulunuyor. Esnaf Odaları etkili Sivil Toplum Kuruluşlarından biri… Siyasi kimlik Oda yöneticisi olmaya mani değil. Bu sebeple siyasi partiler (Ak Parti hariç!) Oda seçimlerine büyük ehemmiyet verir. Bir hakkı teslim edelim… Taaa.. Adalet Parti döneminden buyana DP’liler (bugün siyasette etkili olsalar dahi) Fiskobirlik, Ziraat ve Esnaf Odaları gibi çiftçi ve esnafa yönelik bütün kooperatif ve Oda seçimlerinde daima etkili rol oynamışlar ve halen de etkili olmaya devam ediyorlar. Ne gariptir ki iktidarda olmasına rağmen Ak Parti hiçbir dönemde bu seçimlerle Ticaret Odası seçimleriyle ilgilendiği kadar ilgilenmemiştir. Giresun Ayakkabıcılar Esnaf Odası seçimleri… Kongre öncesi iki başkan adayı ortaya çıkıyor. Biri Ak Parti Merkez İlçe Yönetim Kurulu üyesi ayakkabıcı Sefer Özkaya, diğeri Giresun Esnaf ve Sanatkârları Odaları Birliği (GESOB) Başkanı Ali Kara… Ayakkabıcılar Esnaf Odası seçimi yapılmış ve seçimi Ali Kara kazanmıştır. Hayırlı olsun… Seçim bitti ama tartışması bitmedi… Her esnaf odasına üye olabilmenin asgari şartı, o meslek dalında faaliyette bulunmak ve vergi mükellefi olmak veya vergiden muaf olmaktır. Oda başkan adayları da haliyle üyeler arasından çıkacaktır. Kamuoyunda tartışılan “Başkan Ali Karaayakkabıcılık ticareti ile iştigal etmekte midir? Bu esnaflıktan dolayı vergi mükellefiyeti var mıdır? Hangi adreste faaliyet göstermektedir?” gibi söylentilere Sayın Kara açıklık getirmelidir. Keza Birlik Başkanı ve Ayakkabıcılar Odası Başkan adayı sıfatıyla Ali Kara’nın Kongre Divan Başkanlığına aday olması ve divan başkanı olarak kongreyi yönetmesi hiç de hoş karşılanmamıştır. Seçimli bir kongrede bir adayın Divan Başkanlığına seçilmesi herhalde bir ilktir! Rakip adaylardan birinin divan başkanı olduğu bir seçim ne kadar tarafsız ve adil olabilir? Kamuoyu kongrenin tarafsızlığından ne kadar emin olabilir? Böyle bir seçime itiraz ve müdahale etmeyenler, aksine alkışlayanlar, yarın başkaları tarafından kendilerine böyle bir uygulama yapılırsa nasıl itiraz edeceklerdir? Diğer yandan, kongrede bir adayın diğer aday (ki üyesi ve esnaf kardeşi olan biri) hakkında rencide edici ifadeler kullanması nasıl kabullenilecek? Bundan sonra bu odada dayanışmadan, kardeşlikten nasıl bahsedilecektir? Yolsuzluk “bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmak” olarak tarif ediliyorsa, böyle bir kongrede bir yetkinin kötüye kullanılmasından bahsedilmez mi? Böyle bir hareket yolsuzluk kapsamında değerlendirilmez mi? Bu günlerde yolsuzluktan, haksızlıktan, haktan ve adaletten bahsedenlerin herhalde bu sahada da söyleyecek sözleri olması gerekir. Yetkililerin ve ilgililerin tavırlarını merakla bekliyoruz! Ak Parti teşkilatının yönetim kurulu üyesi böyle bir seçimde yalnız bırakması da hoş karşılanmamıştır. Ümit edilir ki bundan sonra yapılacak diğer Esnaf Odası seçimlerinde aynı tavır sergilenmemiş olsun.   “Para ve insan arasındaki karşılıklı ilişki şöyledir:  İnsan paranın sahtesini yapar, para da insanın.” (Benjamin Franklin) Vesselam… 05.01.2014
YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN