Tabii âfetlerin ilahî takdirin yanında beşerî zaaf ve hataları ortaya çıkaran (turnusol kâğıdı gibi) bir özelliği de bulunuyor!..

“Ne gelirse başımıza Hak’tandır; fakat geliş sebebi, Hak’tan ayrılmaktandır.” (Necip Fazıl)

***

Devlet Giresun’da!..

Devlet tam kadro (bütün kurum ve kuruluşlarıyla) Giresun’da!..

 

Giresun’un maruz kaldığı sel felaketi münasebetiyle devlet, başta Devlet Başkanı Erdoğan olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlarıyla (hemen hemen ilgili bütün bakanlar; İçişleri, Tarım ve Orman, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma ve Altyapı, Enerji ve Tabii Kaynakları ve Diyanet İşleri Başkanı) seferber olmuş durumda… Gerek yaraların sarılması, gerek gönüllerin kazanılması hususunda Giresunluları yalnız bırakmadılar…

***

Selde kaybolan ve vefat edenlerin yakınlarına, yaralı ve selzedelere taziye ve teselli ziyaretlerinden ferdî ve umumî maddî teşvik taahhütleri ve gönül alıcı mesajlar, tebrik ve takdire şayan örnek ve güzel hareketler… Tebrik ve takdir etmemek nankörlük olur.

 

 

***

Ancak bütün bu güzelliklerin yanında bazı tereddüt ve endişelere de açıklık getirilmesi gerekiyor!..

Mesela;

- Selden zarar görenler (yüzlerce-binlerce vatandaş) nasıl ve ne kadar sürede tespit edilecek?..

 

- Yaraların sarılması ne kadar zamanda tamamlanacak?..

 

- Mağdur olan vatandaşların zararının ne kadarı karşılanacak, tamamı mı, belirli bir kısmı mı?

 

- Bazı şahıslara zararının tamamı ödenirken acaba “yara sarılacaklar listesine” hiç alınmayanlar da olacak mı?..

 

- Yaraların sarılmasında adaletsizliği önleyecek bir plan, program var mı?

***

• Gerek kurum ve kuruluşların, gerek yardımsever vatandaşların (ferdî) yapacağı yardımlar selzedelere nasıl ulaştırılacak?..

   

• Toplanan yardımlar bir havuzda toplanıp tek elden mi dağıtılacak yoksa her yardımsever kurum ve şahıs kendi mi dağıtacak?..

  Bu hususta bir plan ve program var mı?

   

***

Tabii âfetlerin (sel, deprem, yangın) ilahî takdirin yanında beşerî zaaf ve hataları ortaya çıkaran (turnusol kâğıdı gibi) bir özelliği de bulunuyor…

Mesela;

• Tabii âfetlerde yıkım ve zararın olması hallerinde merkezî ve mahallî idare yetkililerinin (siyasetçilerin) ve bürokratların kusurunun olup olmadığının tespiti için bir soruşturma geleneği (adeti) var mıdır?..

   

• Yanlış (kusurlu) karar ve icraatlarıyla ya da ihmalkâr tavırlarıyla yıkıma ve zararın artmasına sebep olan merkezî ve mahallî idare yetkilileri (siyasetçiler) ve bürokratlar hakkında soruşturma açıldı mı, açılacak mı?..

   

• Yargı kararıyla kesinleşmesi haline kusurlu olanlardan zararlar tazmin edilebilecek mi?

   

Bugüne kadar soruşturma açılacağına dair bir haber henüz basına yansımadı, ya da biz duymadık… Kamuoyunu tatmin edecek soruşturma müjdesi acaba ne zaman verilecek?

 

***

Devlet yetkililerin bir vilayeti ziyareti fevkalade güzel…

Ancak aşırı protokol tedbirleriyle ziyaretler eziyete dönüştürülmemeli!..

 

Gerek Devlet Başkanı, gerek Bakanların ziyaretlerinde aşırı protokol uygulamalarının (tedbirlerinin!) vatandaşa verdiği rahatsızlığın acaba yetkililer farkında değil midir?..

Faraza;

• Bir devlet yetkilisinin (Bakan, Başkan) Cuma namazı için bir camiye gelişinde sözde protokol tedbirlerinden rahatsız olan vatandaşların “böyle namaz kılacaksanız kardeşim, hiç kılmayın daha iyi… Sizler namaz kılacaksınız diye, bizleri rahatsız etmeye hakkınız var mı” feryadı bizlere ulaşırken acaba o yetkililerin kulağına ulaşmaz mı?..

   

• Keza “Bakan geliyor, Başkan geliyor” diye yolların kapatılması ve yol güzergâhlarının değiştirilmesi ya da yol kenarlarında park halindeki araçların kaldırılma talimatlarıyla programları aksayan vatandaşların duyduğu rahatsızlığı ve verdiği tepkiyi acaba devlet yetkilileri duymaz ve hissetmezler mi?

***

“Bunlar Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.” (Bakara, 2/9)

 

Vesselam…

27 Ağustos 2020 Perşembe / 08 Muharrem 1442