Liderler hata yapmazlar mı?

Eleştiri kültürünün gelişmediği yerde profesyonel dalkavuk kültürü gelişir, canlanır, pirim yapar.

“Bir kimsenin beni yüzeme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazım.” (Bismark)

 

Liderler, amirler hata yapmazlar mı?

İnsanoğlu eleştiriden pek hoşlanmaz… Hele hele makam ve mevki sahibi kişiler hiç hoşlanmazlar.

 

Muktedirler, yaptıklarının ve konuştuklarının doğru olduğuna inanarak yaparlar ve konuşurlar… Kendi doğrularına aykırı sözlere pek tahammül edemezler. Yanlış da olsa yaptıkları ve konuştuklarının takdir edilmesi ve alkışlanması onlar için can suyu gibidir.

 

Her ne kadar “insan kusursuz değildir, insan hatadan hâli olamaz” demiş olsalar da hatasını söyleyene teşekkür etmeleri sanki “hatalarını itiraf” gibi gelir onlara.


Nasıl ki BM’de insan haklarından söz edilmesi; kendileri dışındaki dünya insanlarının haklarının korunması için değil dünya insanlarının kendilerinin insan haklarına saygı duymaları için kullanılıyor ise; sanki “insan kusursuz değildir, insan hatadan hâli olamaz” sözlerini dillerinden düşürmeyen makam ve mevki ehilleri de bu sözleri kendileri için değil kendilerinin dışındaki kişiler için kullanırlar!..


***

Küçükler hata yaparsa, büyükler azarlar… Ast hata yaparsa üst cezalandırır veya haddini bildirir!

 

Hep talebe hata yapar hoca yapmaz, cemaat hata yapar imam yapmaz, evlat hatalıdır baba kusursuz, daima üyeler yanlış düşünür ve yanlış yaparlar; başkanlar, liderler iyi düşünürler ve mükemmel yaparlar; öyle mi?


Peki, büyükler, üstler, amirler, liderler hata yaparlarsa, hatalı davranırlarsa; kimler ve nasıl ikaz edecekler?

 


Hatalı hareket edenlere, yanlış yapanlara; hatalı hareketleri münasip bir lisanla (hakaret edilmeden) ikaz edilmezse hatalar nasıl düzeltilmiş olacaktır?

 

Hani emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker (İyiliği emretmek ve kötülükten men etmek) hususunda yaş ve makam farkı gözetmeksizin herkes sorumlu idi!


Bir hocaefendi sünnete muhalif bir konuşma yapar, bir tavır sergiler; sevenleri ve gönül bağlıları “Hocaefendinin bir bildiği vardır. Söz ve hareketlerinde mutlaka bir hikmet vardır. Bizler ondan daha iyi mi bileceğiz?” derler, çoğu kesim sorgulama ihtiyacı dahi hissetmez…

 

Bir sivil toplum kuruluş başkanı kuruluşunu ve üyelerini zor durumda bırakacak, kurumunun ve üyelerinin menfaatlerini zedeleyecek bir konuşma yapar, kendi tabanından bir eleştiri gelmez…


Keza bir siyasi parti liderinin de kendi içinde pek eleştirildiği görülmez.


Nedense, “daima öz eleştiri, iç muhasebe yapmalıyız” derken, bu ifadeleri kullananlar hep başkalarını işaret ederler, kendilerini dışarıda tutarlar.

 

Oysaki şahıslar değil, fiiller ele alınmalı. Yanlış fiili kim yaparsa yapsın o yanlış fiil eleştirilmeli, yanlışı yapanlar da (bulundukları makam ve taşıdıkları sıfatlarına uygun) nezaket ölçüsü içinde uyarılmalıdır.

 

Aksi halde nice yanlış fiillerin toplumda doğru gibi algılanmasına ve uygulanmasına sebebiyet verilmiş olabilir.

 

Neticede bunun sorumlusu da sadece o yanlışı yapanlar değil, yanlışı gördükleri halde müdahale etmeyenlerdir. Belki de yanlışa sessiz kalanlar daha sorumludur.


Dış düşmanların pusuda beklediği, iç barışa daha fazla ihtiyacımız duyulduğu bir dönemde, tartışma kültürünü değil, barış kültürünü geliştirmeliyiz.


Siyasi muhalifler veya onların destekçileriyle dış güçlerin içimizdeki paralı taşeronları tahrik edici söylem ve eylemlerde bulunabilirler. Nitekim bulunuyor da. Onlar vazifelerini yapıyorlar!

 

Lakin iktidar kanadı daha yumuşak, barış dili kullanmalı, hatta barış kültürünü geliştirici tedbirleri almalıdır.


Yakıp-yıkmadıkça, kırıp-dökmedikçe, hakaret etmedikçe nezaket ölçüsü içersinde herkesin fikrini rahat söylemesine, meşru demokratik haklarını kullanmasına fırsat verilmelidir.


Lakin kamunun mallarını yakıp-yıkanlardan, kırıp-dökenlerden, kişilere hakaret edenlerden, memlekete ve millete ihanet edenlerden de hesap sorulmalı, gereği yapılmalı, yıkıcı söz ve fiilleri önleyici tedbirler de alınmalıdır.

 

***

Erbakan hocayı eleştirmek!..

MSP lideri merhum Erbakan, Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel’i eleştirirken onun şahsını değil zihniyetini ele alır, genelde “Renksizler” diye eleştirirdi.

 

1976-1977 yıllarıydı… Hocamız Giresun’da MSP mitinginde konuşurken “Bre renksizler” diye bir söz sarf etmişti. MSP İl Başkanıydım. Bir gün, Genel Merkez’de Erbakan Hocamıza “Hocam, sizler her ne kadar Adalet Partililere değil AP’nin zihniyetini kast ederek, “Renksizler” diyor olsanız da, mitinglerde sizleri dinlemeye gelen Adalet Partililer “hoca bize renksiz dedi” diyorlar ve bize gelecek olanlar da uzaklaşıyorlar dedim.

O tarihten sonra Erbakan hocamızın bir daha “renksizler” diye hitap ettiğini duymadım!


***

Eleştiri kültürünün gelişmediği yerde profesyonel dalkavuk kültürü gelişir, canlanır, pirim yapar.


Liderlerin etrafında dalkavukların (yalakaların) tamtam sesleri yükselmeye başlamışsa, bu sesler aynı zamanda o liderler için tehlike çanlarının da sesleridir!


***

“Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz, tenkit edin; basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin.” (Şeyh Sadi Şirazi)

 

Vesselam…
23 Şubat C.tesi 2019 / 18 Cemâziyelâhir 1440

YORUMLAR
Site İçinde Ara

Haftanın Sözü

“Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri kendi karşısındakine aslan kesilir. Eğer aslanlara köpek baş olursa, o aslanların hepsi köpek olur.” (Yusuf Has Hacip)

Namaz Vakitleri
Giresun Hava Durumu
GİRESUN